Şurada kalmış birkaç kişiye selamlar. Bu başlığı açayım mı, açmaya değecek mi diye çok düşündüm ama baktım çip mip konuşuluyor, dedim sal gitsin kızım. Evet, konumuz bu yılın şaheserleri Oppenheimer, Barbie ve Kasım'da gösterime girecek olan Napoleon. Korkmayın, spoiler vermeyeceğim.
Aslında ikisine de gitmeyecektim ve Napoleon'u bekleyecektim. Fakat IQ'larının toplamı 2 olan yeğenlerim sağ olsun şafak operasyonuyla Barbie'ye soktu beni. Zevklerime zerre uymayan bir yapım olarak pembeden iyice nefret ettirdi ve cheesy girlpower/girlboss filmlerinden biri olarak zihnime işledi. Filmin en sevdiğim kısmı yan salondan gelen ve filmi bir anlığına bastıran patlama sesiydi. Oppenheimer'dan geliyordu, dedim lanet olsun gidiyorum be, işte sanat bu be.
Oppenheimer.. Ertesi günü IMAX'e gittim sırf onun için. Bildiğimiz üzere Japonya iki kere yedi bu bombayı. Bu insanlık suçunun yapım aşamasını ve daha çok Oppenheimer'ın akıl ve vicdan muharebesini izlettiriyor Nolan. Neredeyse tamamen diyalog olan bu film sanat filmi olmalıymış aslında, Nolan'ın tansiyonu düşürmediği ilk sanat filmi. Ve o muhteşem patlama sahnesi.. Çok konuşurum bu sahne hakkında ama tartışmaya kalsın. Cillian Murphy ve Robert Downey Jr'un Oscar'ı şimdiden hayırlı olsun.
Ve Napoleon. Kasım'da gösterime girecek olan bu filmden heroic ve masalsı bir Napolyon beklemeyin, gördüğümüz en karanlık Napolyon olacak, zira yönetmen Ridley Scott ve başrolde girdiği her rolü karanlıklaştıran Joaquin Phoenix efsanesi var. Napolyon'un uzun yolculuğunu 2-3 saate nasıl sığdıracak bilmem fakat Fransa, Mısır, Rusya, Belçika ve muhtemelen daha birçok ülkeye çıkarma yaptıracak. Fragman çok şey vaat ediyor, muhtemelen yılın bombası Oppenheimer'dan ziyade Napoleon olacak.
Gelelim size. Oppenheimer ve Barbie'ye gittiniz mi, gidecek misiniz yoksa yok abi ben Hdfilmcehennemi'nden izlerim mi diyorsunuz? Napoleon'u bekleyecek misiniz? Filmler hakkında düşünceleriniz neler? Gelin her şeyi bir kenara bırakıp bu 3 atlıyı tartışalım.