5 yaşımdayken tanışmıştık o 20 yaşındaydı çok iyi arkadaş olduk fırsat buldukça yanıma gelir benimle sohbet ederdi. Ama onunla arkadaşlığımı ailemden hep gizledim, çok serseri ve özgür ruhlu bir kızdı. Bizim oralarda başına buyruk kızlar pek hoş karşılanmazdı, zaten o da ailemden çekinirdi, ailem çok muhafazakardi.Onlar yokken gizlice görüşürdük, ailem geleceği zaman koşarak uzaklaşmasını görmeliydiniz o kadar komikti ki:)
Beni çok severdi, hayata dair çoğu şeyi ondan öğrendim
10 yaşıma geldiğimde ailem arkadaşlığımızı öğrendi. Tam da düşündüğümüz gibi hoş karşılaşmadılar arkadaşlığımızı ve onunla görüşmemi yasakladılar. Tabi ki karşı çıktım. Ailemizin en sözü geçen kişisi olan amcamı devreye soktular. Amcam doktordu, saygındı, zengindi. Onun sözüne hiç birimiz karşı çıkamazdık. Normalde asabi ve sert hallerine alışkın olduğumuz amcam bana güzel güzel nasihat etti bu arkadaşlığın doğru olmadığını. Ne kadar yumuşak söylerse söylesin amcamın sözü kanundu, uyulacaktı, uydum. Amcam bir arkadaşını da peşime takarak beni göz hapsine aldı adeta, bu hapsi delemedim, kaybettim can dostumu.
Aradan yıllar geçti, artık uzun zamandır aklıma bile gelmiyordu. Ailemden ayrı bir şehirde üniversiteye gidiyordum. Sevgilim vardı, çok seviyordum. Mutluydum. Ta ki sevgilim beni en yakın arkadaşımla aldatana kadar. Onları yakaladığımda adeta deliye dönmüştüm. Günlerdir uyku uyuyamıyor, yemek yiyemiyordum. Alkole esir olmuştum, kafayı yemek üzereydim. Bir hafta böyle geçti ve ben yine Ankara'da Sakarya caddesinin ucuz barlarından birinde içiyordum. O sırada kapıdan o girdi. Rüya gördüğümü sandım. Gözlerimi ovuşturdum tekrar baktım. Kesinlikle oydu. Güzelliğinden, o serseri duruşundan, keskin bakışlarından hiç bir şey kaybetmemişti. Beni farketmedi ve ilerideki bir masaya tek başına oturdu. Onunla konuşmayı deli gibi istiyordum ama onunla görüşmeyi ben kesmiştim, şimdi hangi yüzle seni özledim diyecektim. Biramdan kalan son yudumları kafama diktim ve cesaretimi toplayıp oturdum karşısına. Beni birden karşısında görünce o kadar şaşırdı ki, gözleri kocaman açılıp yüzü eski günlerdeki gibi yine o komik şaşkın ifadeyi takındı. Bir süre hiç bir şey diyemedik, öylece bakıştık. Çok özledim dedim. Gözünden bir damla yaş aktı ve ben de dedi. Böyle olmasını ben istemedim dedim, biliyorum dedi. Ama sen benim tek dostumdun, ben kimseyle anlaşamazdım ki, sensiz yıllar ne kadar zor geçti bilemezsin dedi ve göz yaşları sel oldu. Hüngür hüngür ağlayıp sarıldık dakikalarca. Birer bira içip Kurtuluş parkına gittik, sabaha kadar sohbet ettik çimlerin üstünde. O kadar çok şey birikmişti ki ona anlatacak. Dünyada bizden mutlusu yoktu, can dostuma kavuşmuştum. Zaten kısa bir süre sonra da bana taşındı, ev arkadaşı olduk.
Sonra bir gün ailem beni ziyarete geldi. Onlara arkadaşımla yeniden buluştuğumuzdan bahsetmeme kararı aldık. Ailem bende kaldığı sürece hiç gelmedi eve. Gizli gizli telefonda konuşuyorduk. Ama hiç ummadığım bir şekilde ailem gizlice telefon konuşmamı dinlemiş. ++++