openmind
    Merak etmenin güzelliğini düşündünüz mü hiç? Hani içimizde bize özel, sonsuz bir enerji saklıymış da bizi sürekli keşfetmeye, öğrenmeye, bilmeye, anlamaya sürüklüyormuş gibi? İçimizdeki çocuk hiç ölmüyor. HER ŞEYİ düşünüyoruz. Her ağacın yaprağı neden farklı, şu gördüğümüz meyve yenir mi, güneş olmasa her şey aynı renk mi gözükürdü, kanımız neden kırmızı, neden uyurken bazen sıçrıyoruz, neden esniyoruz, yaşam ne demek ki? Beynin nasıl soru ürettiğini az çok biliyoruz. En basit haliyle ifade etmek gerekirse, aslını bilmediğimiz ama daha önce “benzeriyle” karşılaştığımız şeyler sebebiyle beynimizde bazı bilgi ağları var bunlar birbiriyle “konuşuyor”. Sanki kafamızın ortasında bir danışma kurulu varmış da, birbirlerine ellerindeki kelimelerle fotoğraflarla veya duyularımızın el verdiği türlü şekillerde mesajlar gönderip iletişim kuruyorlar; böylece “anlama” gerçekleşiyor. Ama sonra oraya öyle bir şey geliyor ki, mesela karanlıktaki bir görüntü, yada bir ses, bir sihirbazlık gösterisi, anlamlandıramadığımız bir olay, yeni bir kişi. “Bu nasıl olur/Bu nedir?” i araştırmak için beynimiz aynı arama motorlarındaki gibi “bunu mu demek istemiştin” minvalinde cevaplar gönderiyor ama tatmin olmadığımızı hissettiğimiz an, onları ihtiyacımız olan bilgiye göre detaylandırıp “merak” oluşturuyoruz. Bu süreç bazen öyle zor sorular için, öyle uzun süreler devam ediyor ki, sonunda bazen bir “icat” bile çıkarmış olabiliyoruz. Tüm dünyamız, tüm sahip olduğumuz bu gelişmişlik seviyesi, işte bu doymak bilmeyen merakımızdan ve keşfetme arzumuzdan kaynaklanıyor. Bugün olduğumuz yerde, birileri bir zamanlar bir şeyi “merak” ettiği ve bulduğu için buradayız. Beynimizin bir şeyi nasıl merak edebildiğini gerçekten merak ettiyseniz, kısa ve eğlenceli bir
    https://youtu.be/YFVS1kE8gFQ
    videoyu
    buraya bırakıyorum. Merakınız hiç bitmesin.

    Günün En Popüler Başlıkları