/5510ebfc870a7dce42168961a40eecd8efe56b0a/53616c7465645f5fb0ee25db95a56bdd8fd9093c90f292e0f9eb1400da545e18cdd0c37f421a90a34eda217d661db838b419b3c7cabd7a0d37bb1d8cc135c3c11749227d54c9bfb8315bb14600b0d00377c507457aaa98f5b256d0021b6b8a0f5a0c7ecb34cc50201b387b107fca5428.jpeg "kalpci")
Ailenizin çevrenizin falan etkisinde kalmıyorsunuz. Bu kendinizi ikna ediş biçiminiz. Hadi gerçeğin ufkuna yelken açalım…
Hayat akıntısı çok güçlü bir nehir. Dur durak bilmiyor. Nice liderler, akımlar, virtüözler bu akıntının önünde duramadı. Bunda hemfikiriz sanırım. Şimdi gelelim bu nehirde nasıl yol alacağımıza. Kocaman, güçlü, yakıtı eksiksiz, yönetimi, güvenliği ve kuralları olan bir gemi var… Felsefi titanik diyelim. Bir çokları bu gemide…. Güvenli, konforlu… Rotası ve durakları belli. Güverteye çıkıyorsun, güneşi selamlıyor, geriniyor, gevşiyor, güneşi yüzünde hissediyorsun. Kollarını korkuluklara koyup nehire bakıyorsun. Bir kaç kayık var suda, tahta, kürek çekiyorlar, yorucu, tehlikeli… Gülümsüyorsun onlara, el sallamayıda ihmal etmiyorsun tabi… Küçük zavallı hayalperestler.
Seferindesin…
Zamanın üzerindesin….
Bir gün yolunuzun üzerinde dalları elmaların ağırlığından sarkmış, kocaman bir meyve bahçesi görüyorsun. Sadece ağzın değil ruhunda sulanıyor. Dedim ya, rotan belli… Duraklarında. Gözlerin uzaklara dalıyor… Uzaklaşırken gözüne bir şey çarpıyor ama uzak, göremiyorsun. Hemen dürbününü çıkartıp bakıyorsun.
Dün dalgalarla boğuşan kişi o, bir elma ağacının altına uzanmış, ağzında bir dal parçası, güneşleniyor.
Amaan be diyorsun, akşam yemeğinde elma var nasıl olsa.
Tercih senin
Gemi mi?
Kayık mı?