the-architect
    Ben en yakın arkadaşım sanıyormuşum, ama o herkesle benle olduğu gibi samimiymiş meğerse. Samimiyetsiz piç. Özelimi üçüncü şahısların ağzından duymaya başlamam, bana söz verip sözlerini tutmaması, söyleyince de pişkin pişkin "unutuyorum ben ama öyle şeyleri" demesi bardağı taşırmıştı. Beni eleştirip, kendine aynı şeylerin söylenmesine tahammül edememesi, bencilliği, hep kendi istedikleri olsun istemesi, pasif-agresif oluşu, bana sinirlenip, kin tutması ama benim bundan haberimin bile olmaması. Yüzüme gülüp arkamdan olmadık dedikodular çıkarması, haset olması... Daha neler neler. Haa, yukarıda yazdıklarım tek kişiye ait de değil, antrparantez belirteyim. Şimdiye kadar kimi arkadaş bildiysem hepsi arkamdan bıçakladı. Sende hiç mi sorun yok diyeceksiniz; en büyük sorunum insanlara güvenmiş olmam. Şimdi hard-core asosyal olarak hayatıma devam ediyorum. Hiç arkadaşım yok. Mutlu muyum? Hiç olmadığım kadar!

    Günün En Popüler Başlıkları