melihatay
    Teizm genelde bu düzenin kendi kendine kurulamayacak kadar mükemmel işlediğini ve bunun bir yaratıcı tarafından oluşturulması gerektiğini savunuyor. Ahlak kurallarının gerçekten o kadar zor tercihler olduğunu görüyoruz ki; hiçbir insan bunları düşünemezdi! Olması gereken şeyleri bir yaratıcı, insanları yaratıp, insanların yarattığı bir dil ile de insanlara ne yapmaları gerektiğini anlatıyordu. Onun dediklerini yapmakta size seçenek verecek kadar da düşünceli yaratıcımız, eğer dediklerini yapmazsak bizi sonsuza dek cezalandıracağından bahsediyordu. Peki bir şeyin kendi kendine oluşması imkansız diyelim; her şeyin oluşması için bir enerjiye ihtiyacımız var ise, tanrının kendi kendine oluşması ya da oluşmayıp her zaman var oluşundaki faktörler neler? Orasını sadece tanrı biliyor maalesef. İnsanların içerisinde sürekli bir şeylere inanma dürtüsü olduğunu ilk dinlerden çıkarmamız mümkün. Peki ya insanlar çoktan fazlasıyla gelişip, artık fiziksel özelliklerini ileri boyutlara taşıyıp, ölümsüzlüğü bulup, istediği her şeyi başarabilen bir medeniyet haline geldiyse? Bu durumda olsanız ne olurdu? Sıkılırdınız. Aklınıza yeni bir fikir geldi, bir simülasyon oluşturdunuz ve her o simülasyona girdiğinizde bir insanın hayatını yaşayıp, öldüğünüzde tekrar başka bir insanın hayatını yaşadığınızı düşünün. Reenkarnasyon değil de daha çok bilgisayar oyunlarında olan “tekrar dene” özelliği diyelim. Biraz dijitalden uzakta olsak hepimizin DNA yapıları kodlama gibi değil mi? İnanmadığımız ama her ne hikmetse doğduğumuz günle ölçülen burç özelliklerinin sizinle örtüşüyor oluşu sizin üretim tarihi ile ilgili ürün özellikleriniz olamaz mı? Belki de bizi kontrol eden ileri medeniyetteki insanlar bizim tanrılarımızdır ve bizimle böyle eğleniyorlardır. Orasını sadece tanrı bilebilir maalesef. Bu durum kabul görmüş bir din haline gelseydi eminim ki şu an itibari ile dünyadaki her dinden daha fazla üyesi bulunurdu. Beynimiz diğer canlılara göre o kadar gelişmiş ki her duruma objektif bakabiliyoruz. Türümüzün bu yaşadığımız gezegeni yavaşça öldürdüğünün farkındayız. Başka gidecek bir yerimiz yok ama yine de durmuyoruz. Devamlı kötü davrandığımız için de kendimizi kötü bir tür olarak tanımlamaya başladık. Peki ya diğer canlılar? Onlar da bizim kadar akıllı olsaydı ne olurdu? Unutmayın ki insanın da bir yaşama içgüdüsü vardır ve bunu kontrol etmeyi insan bile henüz öğrenemedi. Suç bizim değil, gelişen beynimizin. Anlıyor, analiz ediyor, harekete geçiyoruz. Deniyoruz ve öğreniyoruz. Böylece beynimiz her geçen gün daha da gelişiyor. Geliştikçe de dinlerin bizim için yeterli olmadığını yavaş yavaş anlıyoruz. Varlığı somut olmayan bir şeye inanmak, öldüğümüzde karşılaşacağımız sürprizleri göze alıp hiçbir şeye inanmamaktan daha korkunç geliyor. Bunların hepsinin cevabı tabi ki de var ve mutlaka öğreneceğiz ama, biz öğrenene kadar şimdilik orasını sadece tanrı biliyor maalesef.

    Günün En Popüler Başlıkları