tsukyomi
    İnsanları hayvanlardan ayıran iki şey var; akıl ve vicdan. Şimdi vicdanımız "çocuk sahibi olmak engellilerden ruh sağlığı bozuk olana herkesin hakkı" der ama akıl tam tersini savunur, savunmalıdır. Zira depresyondan kalp hastalıklarına, hipertansiyondan down sendromuna kadar birçok hastalık kalıtsaldır. Kendimden örnek vereyim; ailemde çoğu kişide hipertansiyon var, baskın bir hastalık. Sonuç? 26 yaşında esansiyel tansiyon hastasıyım ve bol bol küfrediyorum doğduğuma. Burada insanın bencilliği başlıyor işte. Çocuğun ileride ne çekeceğini, hayatının zehir olacağını umursamadan dünyaya getiriliyor. Bir de bunun toplumsal sonuçlarına bakalım. Yukarıda saydıkların hepsi askerliğe ket vurur, yani herhangi bir savaş yahut saldırıda toplum kendini koruyamaz. Bilime ket vurur. Evet, zihinsel olmayan hastalıklar zekayı ve ilerlemeyi etkilemez ama kondüsyonu, devamlı ve etkin çalışmayı etkiler, hastalık bir bağ olur. Eh, zihinsel engelliler de üretsin dedik, sorumluluk devlete kaldı. Onlara ayrı bir fon ayrılması gerekiyor, bu da hastalıklı bir toplum için büyük bir yara demek. Gerçekten herkes çocuk sahibi olmalı mı? Ya da hastalıklı doğacak olan her yavru yaşatılmalı mı? Şu zamana kadar hep vicdanla ilerledik, dünyanın hali ortada. Artık aklın ışığında gitmemiz gerekiyor. Evet akıl serttir, insana kendini sorgulatır ama bu dünyaya aittir, görüneni ve ardını görür. Öjeni doğada bir kural olan "felsefedir" ve bir an evvel sömürülmeden uygulanmalıdır. Yoksa dünyanın hali hal değil. Şunu okuyanlara da selam olsun 🖐️

    Günün En Popüler Başlıkları