_sofia_
    Çukurova'da hemen her yerde bulunan okaliptus ağaçlarının amerika'nın bağımsızlık kazanmasıyla âlâkası. Amerika bağımsızlık kazanınca ingiltere giden bu verimli topraklara alternatif olarak yeni coğrafyalarda pamuk ekimi için araştırmalara başlar. çünkü amerika kopunca, nil kıyılarında yetiştirilen o meşhur mısır pamuğu yeterli arz olmadığı için talebi karşılayamamaktadır. Yetkili amcalar gerekli etütleri ve toprak analizini yaparak sultan abdülaziz'den çukurova'da pamuk tarımı için arazi ve işçi talebinde bulunur. pamuk tarımının osmanlı'ya can suyu olacağına dair hünkar ikna edilir. pamuk tarımı için mısır'dan ve suriye'den çiftçiler getirilir, bugün onlara fellah veya arapuşağı denir. mersin, tarsus ve adana'nın ova köylerinin çoğu bu insanlardan oluşur. Pamuk tarımı için yer bulunmuştur, fakat çukurova sinekli, çamurlu, pislik ve bataklıktır. yaşar kemal'in kitaplarında dahi hâlâ öyle geçer. sonuç olarak sultan çukurova'yı tahsis edince çalışacak işçi problemi vardır ve derviş paşa'nın zoruyla yazın yaylaya çıkan ve çukurova'da kalması imkansız olan yörük köylüleri silah zoruyla ovaya inmeye mecbur kalıyor. sırada son hamle olarak bataklıkta pamuk tarımı yapılmasına dair müthiş bir zeka devreye giriyor. İngilizler suyu çok seven bir ağaç dikiyorlar her yere. ve uzun vadede gerçekten o ağaç sayesinde bataklık araziler kurutuluyor, ingilizler belki sömürgelerindeki gibi pamuk tarımı yapamıyor ama çukurova bu sayede verimli bir tarım cenneti oluyor.( Bazı stratejilerin bize yaraması) Çukurova'daki köylüler ve yaşlılar ne çiçeği ne meyvesi olmayan bu garip ağaca hâlâ (gariptos) derler, bu ağaç bildiğimiz okaliptus ağacıdır.

    Günün En Popüler Başlıkları