felo
    doğma büyüme Almanyalıyım. Liseden sonra hop diye kafama esti, dedim ben Türkiye’ye gidicem. Bir iki sene üniversite okudum orada. Eğlendik, coştuk, gezdik yetti. Sonra her geçen gün metrobüs durağında daha tehlikeli daha şiddetli kavgalar olmaya başladı. Her yeni gün daha da tedirgin hissetmeye başladım. Yaşamak için Almanya’ya geri döndüm. Döndükten sonra anladım. Farkları, uçurumu. Yok efendim Avrupa’da mobbing varmış ırkçılık varmış. Bunu söyleyince linç ediliyorum ama ırkçılık mobbing konusunda Türkiye maalesef başı çekiyor. Meğer ne çok sıkışmışım, kasılmışım Türkiye’de. Bu kadar art niyet, satır aralarına sıkışmış hayatlar, algılar, psikolojiler... En basitinden Almanya’da bir çocuğa öğretilen ilk şey “hayır” diyebilmek, “bu benim” “bu benim hakkım” diyebilmek. Evet Avrupa’ya gidecek kişilere sesleniyorum, üç yaşında bir çocuktan daha geriden başlamanın dezavantajlarını, komplekslerini yaşamanız mümkün. Ama bu kompleks dahi insanın hoşuna gidiyor :) birey olmak nedir bilmeyenleri, bilmek de istemeyenleri, yaşama zevki ve azmi olmayanları ayrı tutuyorum. Onlar olduğu yerde devam etsin...

    Günün En Popüler Başlıkları