/813bea41f58024549d039044b2cac7ec63903d80/53616c7465645f5fbbf62c7ed4873ddad3f59008d05f5c422feed7adb1f3ec9a4575be2d2dba1837a7cd993558c938933db93e73ba34a1ef19f81ce2a03a7c75477dbed5651739b7580b4c6fac61de835f6d9c7ab92510904576380da7e77cd95d67e70017686584442eebbd12c8c4d0.png "klavyesavar")
Yaşam döngüsünün bir aşaması olan üreme, esasında tüm canlıların soyunu devam ettirme çabasıdır. Bu döngüde tüm canlılar düzenli olarak çoğalmaya devam eder. Sağlıklı “yeni üreticiler” üretmek bu döngünün biyolojik unsurlarıdır. Sonrasında ise üretilen canlının hayatta kalması için gerekli koşulların varolması üreyen canlının bu koşulları yaratmasıyla mümkündür.Peki üreyen canlı bu koşulları nasıl hazırlamalıdır? Konuyu insanlar üzerinden ele alırsak bu koşulların sadece fiziksel olarak hazırlanmasının yeterli olmayacağı aşikardır. Ancak burada karar ve sorumluluk mekanizması olan üretici insan, yani “anne” kavramı devreye girmektedir.
Burada ayrımı yapılması gereken en önemli kavram; annelik ve anne olan bireyin kendisidir. Annelik; vücudun uzun ve sancılı çabalardan sonra kendinden bir insan daha üretmesi ile başlayan ama sonrasında hem fiziksel hem zihinsel olarak ömür boyu devam eden bir sorumluluklar döngüsü olarak kabul edilebilir. Bu kavramın kendisi yapı itibariyle zihinsel, fiziksel, ruhsal olarak büyük olduğundan, çok fazla fedakarlık gerektirdiğinden kutsal sayılabilir mi? Bir çocuğu sadece dünyaya getirme becerisine sahip olmak bireye otomatik olarak kutsallık verir mi? Bahsi geçen sorumlulukları tamamen veya kısmen yerine getiren ile yerine getirmeyen bireylerin aynı değerlendirilmesi doğru mudur? Bireyin bu sürece dahil olması henüz bu sorumlulukların tamamını yerine getirmeden yada getirdikten sonra kutsallığını kesinleştirir mi? Öncelikle bu soruların yanıtlarını verebilmemiz gerekir.
Bu soruların cevabı sonrasında bireyin karşılaşağı ilk engel toplumsal baskıdır. "Üretebilen" her kadının kutsal sayıldığı bir algıda bu fikri karşısına alan her kadın "kutsallığı bozan" bir yapıda olacağı için hoş karşılanmayacaktır. Bu da henüz kişisel olarak gelişimini tamamlamamış, annelik olgusuna hazır olmayan veya tüm gelişimleri zihinsel veya fiziksel olarak tamamladığı halde hayatının sınırlarına çocuk sahibi olmayı dahil etmek istemeyen her kadının toplum baskısını omuzlarında hissedecektir. Dolayısıyla annelik kavramı ile anne olan veya olmak isteyen/istemeyen bireyin farklı konular olduğunu anlamamız gerekmektedir.