nykskaos
    Pinar Gültekin'in cansız bedeninin bulunmasından bir gün önce Habertürk'te kadınları yakından ilgilendiren İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili bir yayın yapıldı. Konukların tamamı erkekti. Yillar yılı böyledir bu; kürtaj, doğum, tecavüz hakkında programlar yapılır ama tartışanlar hep erkektir. Sadece erkeklerden oluşan "Başörtüsüne Özgürlük" mitingi bile gördük bu ülkede. Her kadın cinayetinden sonra da birçoğu çıkar ve her gün aynı cehennemi yaşayan kadınlara ateş hakkında akıl vermeye kalkar. "Hangi alanda olursa olsun her kadının ağzını açmasını zorlaştıran, konuşmaya cesaret etse bile sesini duyurabilmekten alıkoyan bu küstahlıktır insanın zoruna giden; sokaktaki taciz gibi bu da dünyanın kadınların dünyası olmadığını işaret ederek genç kadınlar sessizliğe mahkum eder. Bu bize kendimizden şüphe duymayı ve kendimizi kısıtlamayı öğretirken erkeğin dayanaksız aşırı özgüvenini pekiştirir." Solnit'e göre, bu tür erkekler, içten içe, kadınların özgür olması durumunda kendilerinin güç kaybedeceklerine inanıyor... "Kadın özgürlüğü nedense, erkeklerin elindeki ayrıcalıkları ve iktidarı sinsice ele geçirmek isteyen bir hareket gibi algılanıyor, sanki bir tarafın kaybetmeye mahkum olduğu, taraflardan sadece birinin özgür ve güçlü olabileceği bir savaş var ortada. Oysa birlikte özgürleşir ya da birlikte köleleşiriz. Kazanmayı, karşısındakine diz çöktürmeyi, ceza vermeyi ve üstünlüğünü sürdürmeyi planlayan bir zihniyet, özgürlükten çok uzaktır. Bu hedefin peşini bırakmak insanı özgürleştirecektir." Adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz. Bazen bütün içtenliğimizle ve iyi niyetimizle eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı çıkmak isteyebilir ve dünyayı düzeltmek için yoğun bir arzu duyabiliriz. Ama bu kibirli dünyada, eşitsizliğin asıl mağdurlarına akıl vermek yerine, onları dinlemeye ve bu mücadele nasıl destek olabileceğimizi onlardan öğrenmeye alışmamız ve kendi sesimizden ziyade, onların seslerinin duyulmasını sağlayabilmenin önemini kavrayabilmemiz gerekiyor.

    Günün En Popüler Başlıkları