Bizim genel sıkıntımız bir şeyi korumak için gerekli olan mekanizmayı koruyamıyor olmamız.
Örnek verecek olursak;
Anayasanın ilk üç maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Peki bu maddeleri koruyan nedir? 4. madde. Dördüncü maddede bu ilk üç maddenin değiştirilemeyeceği yazar ve bu maddeler korumaya alınır. Peki 4. madde değiştirilemez, kaldırılamaz diye bir hüküm var mı? Yok. Yani birileri 4. maddeyi kaldırırsa hukuken devletin şeklinin de, cumhuriyetin niteliklerinin de, başkentin de, İstiklal Marşı'nın da değiştirilmesinin önünde engel kalmaz. Peki bu 4. maddeyi koruyan nedir? Toplumsal bilinç. Bilinçli bir toplumun bu maddelerin değiştirilmesine vereceği tepkiden korkan hiç bir yürütme bu maddeleri tartisamaz dahi. Ama biz bu toplumsal bilinci koruyamiyoruz işte. Ezilmiş, sindirilmiş, korkutulmuş, cahilleştirilmiş, değerlerinden uzaklaştırılmış bir toplum haline getirilerek bu koruma da kalkıyor. Bizim esas korumamız gereken toplumsal bilinç iken kanun maddeleri ile devletin yapısını koruyacağımızı sanıyoruz.
Ya da çocuğu korumaktan bahsediyoruz, devlet eliyle tedbirler alıyoruz. Peki aslında çocuğu koruyan, yetiştiren nedir, kimdir? Annesi. Biz çocuğu koruyacak olan anneyi koruyamiyoruz ki çocuğu koruyalım. Mutlu, sağlıklı, yaşamsal güvenceleri olan bir annenin yetistirecegi çocuğu zaten başka şekilde korumanıza gerek kalmaz. Çünkü tüm bireyler ruh sağlığı yerinde, saygılı, bilinçli olarak yetisecegi için ortada tehlike kalmayacaktır.
Ya da yargı bağımsızlığını teminat altına alacağız, adil yargılanma hakkını koruyacağız diyoruz, bunla alakalı anayasaya maddeler koyuyoruz. Ama bunun temel savunucusu ve koruyucusu olan hukukçuları koruyamıyoruz. Hakim ve savcıları iktidar baskısından koruyamiyoruz özgürce karar vermelerini saglayamiyoruz, avukatları şiddetten koruyamıyor üstüne cezaevi ile tehdit ediyoruz. Adil yargılanma hakkını, adaleti koruyacak olan mekanizmaları koruyamiyoruz bir kere.
Kadınları korumak kimsenin haddine değil ama toplumsal cinsiyet ayırt etmeksizin tüm bireylerin haklarını, yaşamsal güvencelerini teminat altına almak için İstanbul Sozlesmesi'ni imzaliyoruz. Eğer ki bu hakları korumak istiyorsanız önce o hakları koruyan uluslararası sözleşme ve yasalari koruma altına almanız, uygulanabilir hale getirmeniz gerekir. Biz daha ne İstanbul sözleşmesini ne de kendi yasalarimizi koruyamiyoruz, kaldı ki mağdurları koruyacağız, bireylerin yaşam hakkını savunacağız!