/813bea41f58024549d039044b2cac7ec63903d80/53616c7465645f5fbbf62c7ed4873ddad3f59008d05f5c422feed7adb1f3ec9a4575be2d2dba1837a7cd993558c938933db93e73ba34a1ef19f81ce2a03a7c75477dbed5651739b7580b4c6fac61de835f6d9c7ab92510904576380da7e77cd95d67e70017686584442eebbd12c8c4d0.png "redblack")
Goebbels ordudan biraz bagimsiz tutulabilir, SS birliklerine(ordu dışı özel birlikler) gonullu bulma konusunda çok cigirtkanlik yapmisti. şöyle ki propaganda bakanı, yahudilere karşı kışkırtmada, halkı kinle doldurmada ve SS birliklerine eleman toplamada oldukca basariliydi. Himmler SS birlikleri basina gecerek ego tatmin etmis, hayali hep askerlik olan, ciliz vucudu ve kusurlari dolayisiyla birinci dunya savasinda orduya alinmamis biriydi. Hitler ona bu şansı verdi, emir belli; öldür. Himmler bunu çok basarili sekilde yapti, lakin savaşın sonlarina dogru kaybedeceklerini fark edince götü kurtarmak için kaçarken can verdi. Himmler asla Goebbels kadar Hitler'e sadik kalmamistir.
SS'ler aslinda ilk olarak Hitler'i koruma gorevi üstlenen özel birliklerdi, daha sonrasinda Goebbels ve Himmler'in rekabeti ile birlikte bir ölüm makinasina dönüştü. İkisi de Hitlerin gozune girme cabasindaydi, biri halki yahudilere karşi kiskirtti, digeri direkt yahudileri ortadan kaldirdi. Ölüm kamplarinin kontrolu Himmler'in elindeydi. Her iktidardaki rekabet gibi buradaki rekabet de Almanya'nin sonunu getiren siyasal faliyetler oldu.