helena22
    Bundan iki sene önce Taksim-Beşiktaş dolmuşuna binmiştim. Sanırım çok heyecanlı bir şekilde o dönemki sevgilimle buluşmaya gidiyodum. Böyle durumlarda da hep aceleci davranırım, sabırsız ve biraz dikkatsiz olurum. Dolmuş Beşiktaşa geldiğinde yukarı doğru çıkmaya başladı Barbaros Bulvarından, ben de ne dönmesini ne de durağa yanaşabilmesini bekleyebilecektim, zaten bir tek ben kalmıştım ve duraklar yine otobüs kaynıyordu. Dolmuşçu abiden rica ettim beni orda bırakasın diye durağa yanaşmadan, o da kapıyı açtı. bir adım attım ve ayağımı yere indirdim. Sağıma baktığımda Beşiktaşın ruh hastası minibüsçülerinden biri, olabilecek en yüksek hızda üzerime doğru geliyodu ve yavaşlamayı düşünmüyordu bile. Hemen dolmuşun yanında otobüs vardı ama minibüsün geçebileceği kadar bir aralık bırakılmıştı bu yüzden anladığım kadarıyla acilen minibüsün Gayrettepeye doğru çıkması, aksi takdirde minibüsün balkabağına dönüşeceği gerçeği yüzünden minibüsçü abi frene basmayayı bırak vitesi 5'e attı. Muhtemelen 2 saniye süren bu anda içinde olduğum dolmuşçu abi de yavaşça gitmeye ve kapıyı kapamaya başladı. Ne yaptıysam o an o oldu işte, neyse ki bacağımı çekmek sonunda aklıma geldi, dolmuşçuya da inmediğime-inemediğime dair korku dolu bi ses çıkarabildim. Bu şekilde adam kapıyı kapamayı bıraktı ben de kendimi içeri atabildim ve minibüsün rüzgarı tam olarak suratımı sıyırdı. Geçmesi gereken film şeridini minibüs şeklinde burnumun ucunda gördüm. O saniye büyük bi salaklık yapıp ben karşıya geçerim deseydim ve sol ayağımı da asfalta atsaydım, muhtemelen çok güzel sucuklu bir tost olacaktım. Beynim asfalttan kazınacaktı. İki araç arasında sıkıştığımı, kolumun koptuğunu, beynimin parçalandığını ya da minibüsün altında kaldığımı ve minibüsçünün hiç tınlamayıp basıp gittiğini gözümde canlandırabiliyorum. Hala aklıma geldiğinde bi tık kalbim sıkışıyor. İşte ölümle en çok burun buruna geldiğim an buydu benim. Peki sizinki nedir?

    Günün En Popüler Başlıkları