zarfinicindekimadam
    Mesleki İngilizce olarak kullananları ayırıyorum çünkü terimler mesleklere özgü bir dil oluşturur, mesleki İngilizce bilirseniz hiç dil bilmeden bile mesleğinizi herhangi bir ülkede yapabilirsiniz, çoğunun da Türkçe karşılığı yok. Deyim kullananları da ayırıyorum. Özellikle dizilerden, filmlerden gelen ve bir gönderme oluşturan, Türkçesi ile aynı tadı vermeyen kalıplaşmış tabirler var. Drama queen, Sad but True gibi. Bunların Türkçeleri var; Drama kraliçesi, acı ama gerçek ama ben orada Sad but True derken James Hetfield çığlığını duyarak yazıyorum. Diğer yandan "Legandery"i Efsane(vi) diye söyleyip yazabiliriz ama Barney Stinson sesi olmadan olmaz. Türkçeye geçmeyi başaramamış ama dünyada kabul gören kelimeleri de kullanmak zorundayız: Selfie, DM, Retweet, tweet, challange, cringe, clickbeat (Yazımını yanlış yazmış olabilirim o kadar sık kullanmıyorum, yazımlarını ezbere bilmiyorum) aklıma ilk gelenler. Bunların Türkçe karşılıkları çok kabul görmedi, TDK eskisi gibi verimli çalışmıyor. Nerede bilgisayar nerede özçekim? Retweet kelimesine sektirme mi demişlerdi :) Bir de makale terimleri var. Bunlar çoğu zaman bir durumu açıklamak için makale yazarı tarafından bulunmuş, yeni icat edilmiş yeni nesil kelimeler. Queer, Cis-het gibi. Bunlar da hala dilimizde karşılık bulamadı. Bir ideolojiden referans verirken bunları kullanmak zorundayız maalesef çünkü anlamı biliniyor ama anlatmaya kalksanız 1 saat sürecekken sadece temsil eden yabancı kelimeyi söyleyip geçebiliyorsunuz. Bunların hepsine tamamım, bunlarla bir sıkıntım yok. Globalleşen dünyada değişime ayak uyduramayan dilimize mecburen bunları sokuyoruz. Kullanmamız lazım ama karşılığı yok ve tam Türkçe çevirisi anlamını vermiyor ama Türkçede olan, yerleşmiş bir kelimede sırf daha kültürlü görünmek için İngilizce kelime kullanmak görgüsüzlükten ve bilgisizlikten başka bir şey değil. "Ay yağmur yağıyor ama umbrellamı unutmuşum." gerçekten mi? Şemsiye diyemedin mi? En güzel örneği veriyorum sınıfta İngilizce dersinde tahtaya mal mal bakan kızdan "Canııım chocolate alsana bana kantinden" cümlesini duydum. Bu insan bir gram İngilizce bilmiyordu, muhtemelen bildiği tek kelime de çikolataydı onu da harcadı. Bitiş tarihi yerine deatline kullanmak, iyilik yerine favor kullanmak falan bunları yapan insanlar bana kör cahil gibi geliyor çünkü çoğuna konuş desen konuşamayacak İngilizceyi. Bu konuda sinir olduğum bir şeyi daha araya sıkıştırayım: Ya siz neden İngilizce öğrenirken ya da konuşurken bütün gramer kurallarına aşırı uymak zorunda hissediyorsunuz da Türkçe'nin ağzına sıçıyorsunuz? De da ayıramayan mallar gelmiş "'ll değil yalnız o going to olacak" diyor, lan adamın anadili, kendisi bu kadar sallamıyor sen yanlış söylediğinde, anladığı sürece "Orası öyle değil yaaalnız" diyen yok. Tarzanca konuş en fazla emin olmak için soru soruyor umurunda değil ne kadar düzgün konuştuğun ama bizim mallar kendi dillerini yazarken "TDK terörü" dedikleri her şeye nedense İngilizce konu olunca çok dikkat ediyor

    Günün En Popüler Başlıkları