9- AİLEMİZİN NASIL KORUNACAĞINA AVRUPA KARAR VERİYOR
Sözde kadına yönelik şiddeti ve ailelerin parçalanmasını önleyen İstanbul Sözleşmesi, tüm hukuk hiyerarşisinin de üstünde bulunuyor. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 2. maddesinin a bendi, kanunun uygulanmasında İstanbul Sözleşmesi’nin esas alındığını açıkça belirtiyor. Bu madde ile aslında Türkiye’de hukuk kurallarını iktidarın değil, Avrupa Birliği’nin belirlediğini gösteriyor. Ayrıca sözleşmenin 78. maddesinde sınırlı sayıda çekince konulabileceğinin belirtilmesi İstanbul Sözleşmesi’ne olan bütün itiraz kanallarının kapatılmasına neden oluyor.
10- SÖZLEŞMENİN İPTALİ AİLENİN GERÇEKTEN KORUNMASI İÇİNDİR
İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline karşı yükselen her haklı itirazda; kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılmak istendiği, kadınların ailenin dağılmaması uğruna can güvenliğinin hiçe sayıldığı yönünde yanlış bir algı oluşturuluyor. Halbuki İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini istemek, kadına yönelik şiddetin araç haline gelmesine karşı çıkmanın yanı sıra aile kurumu üzerindeki bu baskının da kalkması için büyük bir önem arz ediyor. İstanbul Sözleşmesi ile aile politikilalarının feminist ideolojilerin insafına bırakılması, ülkenin geleceği için büyük bir tehlikeye neden oluyor. Oysaki ülkemizde yaşanan kadına yönelik şiddeti durdurmanın tek yolu kadına hak ettiği değeri veren İslamiyet’ten, kendi kültür, gelenek ve göreneklerimize uygun hazırlanan yasalardan geçiyor.