bisosyolog
    Türkiye'de kadın olmak içimi acıtan bir yaradır her zaman. Beni her daim anlayan bir ailede büyümeme rağmen en yakınlarım bile yeri geldiğinde kadın olduğum için beni koruyup kollamaya çalışıyor. Asıl üzücü olan ise bu konuda haklı olmaları. Sen istediğin kadar özgür olacağım kendi ayaklarımın üstünde duracağım de iş yine başkalarında da bitiyor. Sonuçta özgürlüğümüz, bize verilen özgürlük alanı ile sınırlı. Örneğin, dün yaşadığım bir olay var. Gece 2'ye doğru kız kardeşim beni aradı. İstanbul'un işlek semtlerinden birinde oturuyor. Eve yürüyorum seninle konuşayım dedi bu arada. Biraz zaman geçince abla biri beni takip ediyor arabayla dedi. Yüreğim ağzıma geldi. En sonunda ona "niye tek başına yürüyorsun bu saatte bir taksiye binseydin ya" diye söyleniyordum. Halbuki ben gece kaç olursa olsun bir kere bile gocunmadan ortalarda dolaşmış insanım. İş sevdiklerine gelince öyle olmuyormuş işte. Sorsan feministim güçlüyüm kimseye hesap vermem, dışarı çıkmanın saati olmaz vs vs. Ama kardeşim olunca o saatte tek dönmesin istiyorsun. Çünkü onun özgürlüğü o saatte dışarıda olan insanların manyak olup olmamasına bağlı. Türkiye'de kadın olmaya bir örnek işte. Daha niceleri var böyle. Başkaları yüzünden ilkelerinden, hayallerinden, eğlenme anlayışından kısacası hayatından vazgeçmek zorunda kalıyorsun.

    Günün En Popüler Başlıkları