emre_dogan_26
    Günümüzün evrim felsefesinin temelini teşkil eden tesadüfçü görüş, Milattan Önce 5. asırda Leucippus ve Democritus’la başlamış ve doğmuş, değişik versiyonlar ve adlar altında günümüze kadar ulaşmıştır. Yani çoğu insan tarafından sanıldığı gibi yeni ve orijinal bir düşünce tarzı değildir. Tesadüf terimi fizik, biyoloji, felsefe ve diğer bilimlerde sıkça kullanılan ve üzerinde çok konuşulup tartışılan bir kavramdır. Tesadüf kelimesi, gelişigüzellik, rast gelelik, ya da rastlantı demektir. Bu tâbir, her hangi bir varlığın plan ve programsız ve bir yaratıcısı olmadan kendiliğinden ortaya çıkması manasında kullanılmaktadır. Hücreler canlıların temel birimleridir. Gerek, bitki, gerek hayvan ve gerekse insan olsun, bütün canlıların her biri binlerce hücreden meydana gelmiştir. Hücreler çok kompleks ve son derece organize olmuş yapılardır. Adeta büyük bir şehir kadar, pek çok maksada göre plan ve programlı şekilde yapılmıştır. Değil hücrelerin tesadüfen teşekkülü, hücrelerin en küçük yapı birimlerinden olan proteinlerin bile tesadüfen ortaya çıkması mümkün değildir. Proteinler amino asitlerin birleşmesiyle hasıl olmaktadırlar. En küçük bir protein, en az 300-400 amino asidin birleşmesiyle ortaya çıkar. Canlılarla bilinen 20 çeşit amino asit vardır. Bir de bu amino asitler sağ ve sol el yapısına sahiptir. Canlılarda sadece sol el amino asitleri bulunur. Dolayısıyla canlı organizmanın teşkilinde sadece sol el şeklindeki amino asitler bir araya gelmek mecburiyetindedir. 400 amino asitli bir proteinin sadece sol el amino asitlerinden meydana geldiği göz önüne alınırsa, böyle bir yapının, 2400 = 10-120 izomeri vardır. Yani, burada işe yarar bir proteinin meydana gelme şansı, 1 rakamının önünde 120 sıfırlı bir sayının içinde sadece bir ihtimaldir. Bu kadar hassas yapıdaki bir proteinin laboratuar şartlarında bile sun’i olarak elde edilememektedir. Bu rakamın matematik ifadesi, bir sayısının 120 sıfırlı bir sayıya bölümü ile elde edilen değeridir ve bunun istatistik sonucu sıfırdır. Yani, bir proteinin tesadüfen meydana gelmesi bilimsel olarak mümkün değildir. Kaldı ki, hücre sadece proteinlerden meydana gelmiş de değildir. Hücre, üstün bir şuur, yüksek bir irade, geniş bir bilimsel kavrayış ve son derece mükemmel ve eşsiz bir plan ve programla yaratılmış olan proteinlerin ve diğer moleküllerin organize edilmelerinden meydana gelmiştir. İşin bir başka yönü de hücrenin canlı, yani hayat sahibi oluşudur. Onun bu hayat yönünü tesadüfle açıklamak asla mümkün değildir. Yani, hayat özelliği, canlıları teşkil eden atomlarda ve onların teşkil ettiği moleküllerde mevcut değildir. Tek bir proteinin dahi tesadüfen oluşması imkânsız iken, canlıların yapılarında görev alan binlerce farklık proteinin tesadüfen oluşup, bir araya gelerek hücreleri teşkil ettiğini iddia etmek bilimsel değildir. Sadece, evrim inancına dayalı bir kabuldür. Prof. Dr. Adem Tatlı

    Günün En Popüler Başlıkları