Samsun'da Yanlış Tedavi Genç Kadının Hayatını Kararttı
    • Popüler
    • Tarihe Göre
    Vidiom
    Bu başlığa vidio eklemek için telefonundaki dio uygulamasından giriş yap!
      samsun-haber
      https://www.samsungazetesi.com/samsun/samsun-da-yanlis-tedavi-genc-kadinin-hayatini-karartti-h1409107.html
      Samsun
      ’un İlkadım İlçesinde bulunan Gazi Devlet Hastanesinde 8 Şubat 2020’de, iddiaya göre, 31 yaşındaki Çilem Kelleci, idrar yolu enfeksiyonu şikayetiyle acil servise gitti. Doktorlara, antibiyotiğe karşı alerjisinin olduğunu söylediğini iddia eden genç kadın, buna rağmen kendisine 3 ilaçlı bir serumun verildiğini öne sürdü. Aldığı serumun ardından görme kaybı ve derisinde pullanmalar olduğunu ileri süren Çilem Kelleci, ölümden döndüğünü belirterek, hastane ve kendisine antibiyotik veren doktordan şikayetçi oldu. Aradan geçen süreçte Kelleci’nin tedavisi devam etti ve derisindeki pullanmalar büyük miktarda giderildi. Görme konusunda sıkıntı yaşayan genç kadının dava süreci devam ederken sağ gözü tamamen göremez hale geldi ve İstanbul’da devlet ve üniversite hastanelerinde tedaviye başvuran genç kadına, gözünün alınması gerektiği söylendi. Özel bir hastaneye daha başvuran Kelleci’ye gözünün alınmasına gerek olmadığı ve tekrardan görmesi için ameliyat masrafının 92 bin olduğu söylendi. Genç kadın, davanın sonuçlanmamasından dolayı maddi durumlarının kötü olduğunu belirterek, tedavisi için yardım istedi. “Ameliyat masrafı için de 92 bin TL istediler" Yanlış serum kullanımının ardından hayatının değiştiğini ifade eden Çilem Kelleci, “Şubat ayında tedavi olurken antibiyotik alerjisi yaşadım. Alerjiden sonra vücudumda komple deri değişti. İç organlarım zarar gördü. Şu anda 20 tırnağım da yok. ’Steven-Johnson sendromu’ tanısı konuldu. Daha sonra da yanlış antibiyotik kullandıran kurum ve kişilerden şikayetçi olmuştuk. O süreç devam ediyor. Doktora ceza verilmedi ve tazminatın önünün açıldığı söylendi. Bu alerjiden sonra 20 gün OMÜ Tıp Fakültesi’nde yoğun bakımda kaldım. Sonra da gözüm için tedaviye devam ettik. Bir süre gözüm gördü ama sonrasında kornea patlayınca sağ gözümün alınması gerektiğini söylediler. İstanbul’da üniversite hastaneleri de gözümün alınması gerektiğini ifade ettiler. Özel bir hastane ise gözün alınmasına gerek olmadığını, ameliyat ile görebileceğimi söyledi. Ameliyat masrafı için de 92 bin TL istediler. Şu anda sağ gözüm hiç görmüyor. Sol gözüm de yüzde 20 görüyor” dedi. “31 yaşındayım, karanlığa mahkum olmak istemiyorum” Genç yaşta kör kalmak istemediğini dile getiren Kelleci, “Gözümü kaybetmek istemiyorum. Ancak hiç zamanım yok. Doktorlar bir an önce tedavi olmam gerektiğini söylüyor. Çünkü gözüm dışarıya çıkarsa tamamen kaybedilecek. Şu anda bir umut varken tedavi olmak istiyorum. 92 bin TL bizim için çok büyük bir para. Ben daha 31 yaşındayım. Tamamen karanlığa mahkum olmak istemiyorum, görmek istemiyorum. Diğer gözümü de kaybedersem, tamamen karanlığa bürüneceğim. Davamız sonuçlansaydı kendi imkanlarımızla bu ameliyatı yaptırabilirdik. Halktan ve yetkilerden yardım istiyorum. Ameliyat için gün bile vermediler. ‘Her an gözün dışarı fırlayabilir, hiç süren yok, canlı bomba gibi dolaşıyorsun’ dediler” diye konuştu. “Yardım çığlığımızı duysunlar”
        dr.rock
        Ne doktoru ne hastayı koruyacak ya da yargılayacak değilim. Bilgi vereyim, hep birlikte ders çıkartalım. Ders çıkartacak noktalar var. Öncelikle hastamıza geçmiş olsun demek lazım. Steven-Johnson sendromu bir ilaç allerjisi değildir, bilinen ve hepimizin kullandığı bir çok ilaca bağlı gelişebilir. Biz çocuklarda nispeten sık görürüz. Özel bir tedavisi yoktur. Tam şifa ile tedavi edilebilir ancak ciddi bir hastalıktır. İlaç deri hücrelerine yapışır ve bağışıklık sistemi deri hücrelerini yabancı olarak algılar, saldırır ve öldürür. Gözü etkileyebilir. Özellikle cerrahlar riskli operasyon yapmak konusunda ciddi çekince içerisindedirler. Bazen ücretlerin bilerek yüksek tutulduğu kulağımıza gelen dedikodular. Elbette hiç bir neden insan sağlığından önemli değildir. Maalesef geldiğimiz noktada bir çok hekim can derdiyle hareket etmekte. Yaşananlardan etkilenmekte. Evdeki ailesi konusunda endişelenmekte. Çalıştığım bir ilde, istediği raporu alamadığı için (usülsüzlük, haksızlık yapmadığı için) kreşe çocuğunu almaya giden doktor çifti sokak ortasında dövdüler. Ben görüntüleri izledim. Kadın doktor 1.60 boylarında, adam arkadan geldi ve sırtına uçarak tekme atıp kadını asfalta düşürdü. Ardından gurup ikisine birden saldırdı. Görüntüler gözümün önünden gitmiyor. Benzeri çok olay var. Başıma gelenlerde var. Yazarım arada burada. Her meslekte çürük elma var. Bizdede var elbet, benim hasta olarak şikayet ettiğim hekim var. Neyse uzattım, işte bu durumlar siyasetin popülist sağlık politikaları sonucudur. Hep söylendi, eylemleşildi, sonuçların ağır olacağı bedel ödeyerek anlatıldı inanın bana. Ama maalesef hasta-sağlıkçı birbirine düşman edildi. Tabii ki hataya müsamaha edilmez. Ama aksakta olsa hukuk yolları hep açık. Darp, cebir, hakarete gerek yok. Hukuktan başka tutunacak dalımız yok. Hasta ve yakınları kendi çevrelerini. Sağlıkçılar kendi meslektaşlarını sürekli uyarmalı. Anlayışlı ve şefkatli olmaya özendirmeli. Bu bataktan çıkmanın başka yolu yok. Gelişmeliyiz, evrimleşmeliyiz. Yoksa sizi ya da sevdiklerinizi gönülden tedavi edecek sağlıkçı kalmayacak. Umarım düzelir. Ben Atatürk’ün halkına hep güvendim , inandım. Umut kaybolursa bulunur. Yok olmasın dostlar.
          nickimdebileolmaz
          Devlet hastaneleri ölüm tuzağı haline dönüştü, bir yakınım beli ağrıdığı için hastaneye gidiyor emar a giriyor bakan hıyar hiç bir şey yok diyor, sonra özele gidiyor belinde kist olduğunu öğreniyor oradaki hıyarlara zerre güvenim yok artık.
            me_out_bye
            Çok üzücü... Hastaneleri hiç sevmiyorum. Mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışın.
            /
            0

            Tarihe Göre

            İçerik bulunamadı.