Çok Anlatmak İstediğiniz Ama Konusu Gelmediği İçin Anlatamadığınız Bir Anınızı Paylaşın!
    • Popüler
    • Tarihe Göre
    Vidiom
    Bu başlığa vidio eklemek için telefonundaki dio uygulamasından giriş yap!
      serngl
      Dökülün bakalım neler çıkacak...
        lovewkoko
        tekne turunda yaşadığım iğrenç olay aklıma geldi. herkesin öve öve bitiremediği tekne turuna biz de gidelim dedik sevgilimle. 30 kişi kadar yarısından çoğunluğu ingiliz turist olan tekneyle sabahtan yola çıktık. her şey çok güzel. biralar içiliyor rüzgar eşliğinde yol alıyoruz. ingilizler köpek gibi alkole abanıyorlar yani yarım saat geçti şaraplar, biralar havalarda uçuşuyor. ilk koya geldik durduk kimileri yüzüyor işte fotoğraf çekenler derken inanılmaz çirkin bi koku geliyo böyle leş kokusu. üst kattayız buram buram geliyo koku. ingiliz amcalardan birisi tuvalete sıçmış ama ne sıçış. tıkamış deliği ve sarhoş adam. kaptan geldi kapıyı tıklıyor adam içerden kahkaha atıyor ahahaha. zor bela içerden çıkardılar amcayı, içerisi savaş alanı gibi altta çalışan çocuklar öğürüyor kokudan. adam çıktı hiç utanmadan suya atladı. midem çok kötü diyor biraz açıldı bi de denizin içine sıçtı itin evladı. bizim anlatacak tekne turu anımız da bu olarak kaldı. tüh sana boklu adam.
          sinek_valesi
          Kesin vardır da hatırlamıyorum. Hatırlasam iyiydi
            zodyakli
            Bir gün işteyim çalışıyorum tıkır tıkır. Patronlardan biri geldi dedi ki Sena şu işi hallet. Dedim ki o iş benim işim değil. Ben seni buraya benim dediğim her işi yap diye aldım sen kimsin dedi bana. Tabii aldım saksı çiçeğimi, dolaptan montumu, çekmeceden eşyalarımı dedim hadi yaptır yaptırabiliyorsan. Çektim kapıyı çıktım.
              rarero
              Çok çok saçma bir anım var ama konusu geçebilecek bir şey olmadığı için anlatmamışımdır. Zamanında SBS diye bir sınav vardı. Liseye giriş için yapılan. Her senenin sonunda sınav oluyorduk. 3 senenin sonunda ortalaması alınıyordu o puanla da liseye yerleşiyorduk. İlk sınav 6. sınıfta yapıldı. Baya güzel ve düzenli çalışmıştım. 80 soru sorulacaktı. Hiç heyecan yapmadan gayet rahat bir şekilde girdim sınava. 1 hafta sonra açıklanacaktı. Ama ben zaten kontrol ettim ya 3 yanlış 2 boşum ya da 2 yanlış 2 boşum vardı. Babamlara söylediğimde pek inanmadılar ama. Neyse geldi çattı açıklanma günü. Evde bilgisayar olmadığından babam arkadaşını aradı bizim kızın sonucuna bak diye. Adam "Abi senin kız uçmuş 2 yanlış 2 boşu var 488 puan almış" dedi. Babam inanmadı adama. Diyor ki "Emin misin abi bir daha bak". Adam abi öyle falan deyince babam şok olmuş bir şekilde dönüp dedi ki "SENDEN BU PERFORMANSI BEKLEMİYORDUM" . Orda biraz üzülmüştüm. Ama kendimle de gurur duydum. Hala duyuyorum. Canım kendim.
                siyahlikuvvetler
                Askerligin ilk günü 17 saat yolculuk edip birligime ulasmistim. Yolda ishal olunca sabah erkenden teslim oldum. Hatta o saatte gelince azar isitmistim bok mu sabahin köründe geldin demislerdi. Neyse 1 saat filan bekledim sonra biri geldi yan odaya geç islemlerini baslat dedi. Gectim. Masada genc bir kadin oturuyor bir seyler yaziyor. Bana hic bakmadan sülüsünü çikart dedi ama ben sülüs ne bilmedigim icin üstünü çikart anladim. Herhalde saglik muayenesi diye üstümü çikarttim bekliyorum. Kadin kafasini bir kaldirdi karsisinda yari çiplak bir salak.. Ustünü çikart demedin mi? deyince kahkadan gebermisti 😂 Meger sigortaciymis kiz 😁😁😁
                  zeynebio
                  Örgü örmeyi öğrendim ve çok güzel şeyler örüyorum. Bunu arkadaş çevreme anlatmak istiyorum. Anlatıyorum ama benim heyecanımı hiç paylaşmıyorlar ve bu beni üzüyor. O yüzden burada anlatmak istedim.
                    sozdedegilgozde
                    Flörtleştiğim bir çocuk vardı. sürekli durup durup sen istediğin insanlar seviş ben istediğim insanla sevişeyim muhabbeti yapmaya başlamıştı. Uzak şehirlerdeydik. Bana bunu empoze etmeye çalıştı bir süre. İyi de ben bunu yapmak istemiyorum. Tabii sonu malum. Bir sürü insanla seviştiğini öğrendim. Tabii sonrasında iletişimi kestik.
                      kim-nana
                      Sevgilim beni terk etmişti nedenini anlayamamıştım. Neyse ben çalışıyordum o dönem, arkadaş olarak kaldığım bi eski sevgilim vardı iş çıkışı seni eve bırakayım dedi tamam dedim eve giderken eski sevgilimin arabasını gördüm durmuştu bir kız iniyordu arabadan şaşırdım tabi yanımdakine ayıp olmasın diye bir şeyde diyemiyorum eski sevgiliyiz sonuçta. Sonra baktım arabayı durdurdu yanımdaki meğer arabadan inen kız onun eski sevgilisiymiş kızı tanıyınca saydırmaya başladı tabi onlar bizi görmedi bunu söyleyince bende söyledim artık şaşırdı şu hale bak dedi birine anlatsak inanmaz dedi gerçekten ironik bir durumdu hatırlayınca komik, bir o kadar da sinir bozucu geliyor
                        gamzeyadamercann
                        İtalya'da okurken kaplıca tarzı bir yere gittim arkadaşlarım ile. O gidiş ayağım için koca bir lânet oldu, siğil kaptım. Kısa sürede sağ ayağımın altında sayamadığım kadar arttı, koloni oluşturdu. Kış ortası okula terlikle gitmek zorunda kaldım, zira ayağımın üstüne kadar sıçramıştı ve ayağım ayakkabıya sığmıyor idi. Doktora gittim, ancak doktor ilaç tedavisi ile geçirmenin mümkün olmayacağını, yalnızca kesip alarak kurtarabileceğini, o durumda da uzun süre üzerine basamayacağımı söyledi. Okula devam etmek zorunda olduğum için operasyonu reddettim. Ardından altı yedi ay geçti, Türkiye'ye dönüş yaptım ve daha da harap ve ziyan olmuş olan sağ ayağım ile bir dermatoloğa gittim. Bana kriyoterapi tedavisi yazdı (KRYOTERAPİ: -198 derece likit nitrojen, yani sıvı azot ile yabancı doku ya da yapıyı dondurma işlemi, yakma işlemi de diyebiliriz). Üç haftada bir kriyoterapi seanslarına katılmam gerekiyor idi. Katıldım da.. Katılmaz olaydım. Hem çok acılı idi, hem de operasyon sonrası ayağım tamamen su topluyor idi. Üzerine basmak zaten üç haftamı alıyor, üç hafta geçince sıradaki seansa gidip aynı işkenceyi çekiyordum.. Dayanamadım ve hastane plus doktor değiştirdim. İşte o doktor, hayatımda gördüğüm en samimi ve en güvenilir doktor olacakmış. Tabi görüştüğümde deli olduğunu düşündüm, o ayrı. Zira bana: "Bu hastalığın adı halk arasında tavuk götü. Sana önereceğim şeyi dene, bir şey kaybetmezsin. Bir kaç kişiden bununla ilgili olumlu geri dönüşler aldım. Köy yerinde gezen ve düzenli yumurtlayan bir tavuk bul, anüsüne ayağının hastalıklı olan tüm bölgelerini sür, tavuk yumurtlarken anüsüne bir bakteri bırakıyor ve o bakterinin bu hastalığı döktüğü düşünülüyor" dedi. Çıkarken muayene olduğum kişinin gerçekten doktor olduğuna dair büyük şüphelerim vardı. Üzerinden iki ay geçti, memlekete gittik. Artık depresyona girmiştim. Ayakkabı giyebilmek, utanmak zorunda kalmadan yalın ayak gezebilmek istiyordum. Ve bir hafta kaldığım memlekette son güne kadar tavukları inceledim uzaktan uzağa.. Ne tavuğa kıyabildim, ne de kendime. Memleketten ayrılacağım gün geldiğinde ise denemekten zarar gelmez, arpa buğdaya okuttum, ilaç kullandım, yaktırdım hiçbir işe yaramadı, bunu da denememiş olmayayım dedim ve bir tavuğu halama tutturup midem bulana bulana (eminim tavuğun midesi de bulanmıştır) ayağımı tavuğun anüsüne sürdüm (hayvana psikolojik olarak zarar verdiysem kendisinden özür dilerim fakat fizyolojik olarak hiçbir şekilde zarar vermedim). Ve inanır mısınız, bir ay içerisinde ayağımdaki bütün hastalık döküldü. Hiçbir şey kalmadı, sıfır km bir ayak sahibi oldum ve cildim kendini yeniledi, eskisinden sağlıklı, daha güzel oldu.. Eğer okuyorsa doktor hanıma sesleniyorum, geldim teşekkür etmek için fakat ayrılmıştınız. Eğer bunu görüyor, okuyor iseniz o günden beri siz de, tavuk kardeş de dualarımdasınız.. çok teşekkür ederim
                        /
                        0

                        Tarihe Göre

                        İçerik bulunamadı.