_sofia_
    Bugün girdiğim podcastin konusu. Bu ruh halini çoğu kez yaşadığımı biliyorum. Bilmek istediğim ise bunu diocular da yapıyor ya da maruz kalıyor mu? Kim ne yaşadı? Pişman oldu mu? Konu ile ilgili "Sofia" seslendirmesi burada 👇
    https://www.instagram.com/reel/Ch7mDfoAFm1/?igshid=YmMyMTA2M2Y=
    https://www.instagram.com/reel/Ch7mDfoAFm1/?igshid=YmMyMTA2M2Y=
    Her zaman aklımızın bir köşesinde kaçış planı bulunur. Bir ayağımız hep dışarıdadır yani. Sanki tam anlamıyla ilişkinin içine girersek kara delik tarafından yutulacakmışız gibi hissederiz.Kendimizi uzak tutmak için savunma mekanizmaları geliştirir, ihtiyaçlarımızı, arzularımızı ve korkularımızı yadsır, ilişki boyunca bir yakınlaşır bir iteriz.Ta ki ayrılana dek.Ayrılınca mekanizma çöker, ihtiyaçlarımızla, arzularımızla ve korkularımızla bir başımıza kalırız. Boşuna değildir, ilişki boyunca umursamaz görünen kaçınganların, ayrılırken kaygıdan ölmesi. Ama bunu da söylemeyiz; bu bizim küçük sırrımız.Eskiden, bağlanma stilimizin yalnızca annemizle olan ilişkimizle ilgili olduğunu düşünürdük. Bugün genetiğin ve doğuştan gelen mizacın büyük önem taşıdığını biliyoruz. Dahası, çocukluk dönemindeki bağlanma stilimizle yetişkinlik dönemindeki bağlanma stilimiz farklılık gösterebiliyor.Yani, mizacımız, ebeveynlerimizle ilişkimiz ve hayat boyunca yaşadığımız deneyimler bağlanma stilimizi belirler.Bir ilişkide başka, diğer ilişkide başka bir stilde davranabiliriz.Kaçıngan bağlanma stili genellikle reddedilmeye dair duyarlılıktan ve güvensizlikten kaynaklanır. Kendimizi aciz duruma düşürmemek için ilişki boyunca "sakın bana o kadar yaklaşma❞ sinyali İçeren, bazı bilinçsiz savunma stratejileri geliştiririz.Örneğin bağlanmaya hazır olmadığımızı söyler ama ilişkiye devam ederiz. Partnerimizdeki ufak kusurları büyütür, geçmiş ilişkilerimizi yüceltiriz. Onu hiç varolmamış ideal sevgili ile karşılaştırır, en duygulandığımız anda bile duygularımızı saklarız. Sevdiğimizi söylemeyiz ve olur da samimi bir an yaşamışsak bir süre kendimizi geri çekeriz. Sır saklarız, her şeyi belirsiz bırakırız ve hem fiziksel hem de zihinsel olarak mesafe koyarız.Bütün bu bilinçsiz stratejileri rahatça uygulamak için özgür ruhlu olduğumuza inanır, bağımsızlığımızı yüceltir, kendilerini kaptıranları küçümseriz. Oysa gerçek basittir: Acıdan o kadar korkarız ki ilişkide kendimizi ortaya koyma yürekliliğini gösteremeyiz.Kaçınganlık kader değil. Bize güven veren biriyle birlikte olduğumuzda mekanizmamız yavaşça çöker.Ama bizim de stratejilerimizin farkına varmamız, ilişkide her şeyi olduğundan çok daha kötü gördüğümüzü anlamamız, eski sevgililerimizi idealleştirmeyi bırakmamız, kendi kendimize yetme konusunu abarttığımızı kabul etmemiz ve en önemlisi, duygularımızdan bahsedebilmemiz gerekir.Erich Fromm'un dediği gibi sevmek bir his değil, bir yetenektir; bir şeye kapılmak değil, bir şeyin içinde olmaktır.Yaşadığımız olumsuz deneyimler nedeniyle yoğun bir güvensizlik hissiyle savaşıyor olabilir, bir daha o çaresizliği yaşamamak için kendimizi sakınıyor olabiliriz.Ama seviyorsak...?

    Günün En Popüler Başlıkları