/813bea41f58024549d039044b2cac7ec63903d80/53616c7465645f5fbbf62c7ed4873ddad3f59008d05f5c422feed7adb1f3ec9a4575be2d2dba1837a7cd993558c938933db93e73ba34a1ef19f81ce2a03a7c75477dbed5651739b7580b4c6fac61de835f6d9c7ab92510904576380da7e77cd95d67e70017686584442eebbd12c8c4d0.png "iceel")
Doktorlar yaptıkları işlerden katkı payı almak için tanı kodlarını sisteme işlerler. Bu kodlar yapılan işlemin kimlik kartı gibidir. Her işlem için devletin belirlediği bir paket ücret vardır. Hizmeti alanın kim olduğu farketmez. Sistem için kod numarası geçerlidir. Estetik operasyonların çoğu ücrete tabidir. Devlet ödeme yapmaz. Hastadan ücret almazsanız kurumun kasasından gider. Bazı operasyonlar bunun dışındadır. Mesela kepçe kulak düzeltilmesi, ca nedeniyle alınan meme dokusu yerine silikon protez meme yapılması, düşük göz kapağı onarımı gibi geçerli endikasyonlar vardır. Bazı kurumlar araştırma, eğitim ya da tanıtım amaçlı operasyonlar yapabilirler ve ücretini kendi kaslarından ya da araştırma bütçesinden karşılarlar. Elbette sağlık kurumlarının bilgi işlem, döner sermaye bölümü uzmanları bu işi daha iyi bilirler. Doktorlar zaten aldıkları riski tazmin etmekten uzak ücretlere çalışıyorlar sizce sırf devlet politikası öyle diye alacakları ücreti daha da düşürecek uygulamalara evet derler mi? Bir de plastik cerrahisi sadece estetik ameliyatlar yapan bir dal değil. Daha çok revizyon operasyonları yapıyorlar ve nasıl ameliyatlar yaptıklarını bilseniz şaşarsınız. İşleri başlarından aşkın. Hiçbiri bedavaya Suriyelilerin burnunu düzeltmez.