yesil-makaron
    Pretty woman, walkin' down the street (Sevimli bayan,sokağın aşağısına doğru yürüyor) Pretty woman the kind I like to meet (Sevimli bayan,tanıştığımıza memnun oldum) Pretty woman I don't believe you, you're not the truth (Sevimli bayan,size inanmıyorum, Siz gerçek olamazsınız) No one could look as good as you, mercy Hiç kimse sizin kadar iyi görünemez, Affet beni Eğer bu başlık için bir şarkı ve bir film seçecek olsaydım.. Kesinlikle Pretty Woman olurdu... Çünkü tam olarak böyle güzel başlayan bir günü tabi ki! Tabi ki yine insanlık yıktı! Tam olarak saniyeler sonra unutup kendi hayat telaşlarına devam edecekleri kadar karmaşaları olmasına rağmen başka birilerinin hayatlarına gözlerini soktular... Bir ilişki için kadın ve erkek arasındaki yaş farkının mutlaka belirlendiği bazı standartlar vardır. Olmalı yani... Çünkü bu durumun başka bir açıklaması olamaz! Fakat 'Bu ilişki olur mu?, Birlikte yürütebilir miyiz?,Biz birbirimizi anlayabilir miyiz?' sorularında ziyade; el etraf ne der olgusu hayatımızın orta yerine öyle bir gelip oturmuş ki maalesef bu yaşamak istediğimiz her ilişkinin bitiş çizgisinde bayrak tutuyor. Bazısı haftalar bazısı günler bazıları ise saatler içerisinde bitip gidiyor. Bir ilişkinin en temel kriterlerinden bir tanesi de yaş unsurudur. Toplumda; kadın erken olgunlaşır bu yüzden kendinden biraz daha yaşça büyük erkeklerle birlikte olmayı tercih eder zihniyetini bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Erkekler geç olgunlaşır ve ancak kendine gelir ki bir kadını bir çok anlamda tatmin edebilsin. Bugün benden 12 yaş kadar büyük bir bey ile yürüyüş yaparken çevremdeki her insanın bakışlarını takip ettim. Gülenler, -oha- diyenler, -sugar dady- tepkileri, iğrenerek bakanlar, tebessüm edenler, aşkın yaşı yok diye düşünenler, -baba kız olmalı yaa- düşünceli bakışlar vs. vs. Liste uzayıp gidiyor... Kimse kendi işine, yoluna, gezintisine, doğasına, yeşilliğine, çocuğuna, vücut sağlığına, yaptığı egzersize odaklanmak yerine yanından geçen iki insanın ilişkisine öyle bir dahil olma merakındaki bakışlar arkadaşımı rahatsız ettiği için daha insansız bir yerde oturmayı tercih ettik... Çünkü kendisi zaten bununla karşılacağını muhtemelen tahmin ediyordu. Sorarım size ey dostlar! Bu kriterlerin yazılı olduğu bir kitap var da biz mi bilmiyoruz? İnsanlar başkalarının hayatına ne ara bu kadar entegre olmuş bir yaşam sürüyor? El alem ne der olgusundan sıkılmış birer el alem miyiz hepimiz? Sizce bunun sorumlusu sosyal medyadaki 'ünlü' insanların sürekli hayatına burnunu sokan magazinsel paylaşımlar mı? Hadi yorumlarda buluşalım. Zot!

    Günün En Popüler Başlıkları