ahmetsakar
    haaaarika bir zaman diliminde çok güzel bir yerde yaşıyordum. on numara bir villa tutup 1.5 sene yaşamıştım bir arkadaşımla birlikte. gelen giden eksik olmuyordu havuzumuz, çimler palmiye ağaçları. fox dizisi gibi yaşıyorduk o sıralar. yaşlı ingiliz komşularımız vardı, sabahları fasulye yiyorlar diye dalga geçiyordum onlarla, alınmıyorlardı. tatlıydı. bir ara böyle paramız bitti. sıfırız yani. evde sadece seyreltilmiş alkol ve dimes ananas suyu var, vodka gibi karıştırıp içiyorum. çok acıkırsak hamur açıp buzdolabının içinde gözümüzün içine bakan gariban zeytini koyup poğaça gibi bir şey yapıyoruz ama erkek eli işte çok da yakışıklı olmuyor poğaçalar ama yeniyor. böyle tam derbeder haldeyken bir arkadaşım haber yolladı bize, gelecekmiş. dedik durumlar böyle bol bol alkol var ama aç kalabiliriz. tabi tatile gelen adam cebinde parası var, hiç problem değil dedi geldi. baktı durumlar gerçekten kötü, hadi dedi migrosa gidelim 10 günlük erzak alalım eve. gittik beraber 2 araba dolusu yiyecek aldık kasaya geldik. kasadaki kadın o gün bana hayatımızı sonsuza kadar değiştirecek bir şey teklif etti. dedi ki, isterseniz 500 tl üstü alış verişlerinizde şu tost makinası 25 tl oluyor. hmmmmm dedik, sonra alalım anasını satayım ya 25 lira nedir ki. ve küçücük tost makinasını alıp eve gittik. canım benim. iki tane tost ekmeği anca sığıyor, ufacık tost makinası yani ama ufak ve etkili. iş bitirici tam. tost makinalarının kralı. iki dakikada tost hazır. arkadaşım gidene kadar tost makinasını övdük. isim bile taktık, canavar koyduk adını. sonra arkadaşım gitti. ben yine parasız kaldım ama ne kadar parasız kalsam da asla aç kalmadım. bi ekmek krem peynir alıp arasına sürüp canavara atıyordum yemeğim hazır. kafam güzel olduğunda canavarın yanına gidip onu övüp durdum. hatta bir süre sonra canavarla sarhoş olduğumda dertleşmeye bile başladım. bu hayatta yaptığım yatırıma değen tek şey canavar oldu. fişini çekip salonun ortasındaki masaya koyup içiyordum arada bir. telefonda konuşurken canavarın da selamı var diyordum. mükemmel bir ikili olmuştuk. sonra başımıza talihsiz olaylar geldi. bir şeyler oldu yani o evden ayrılmamızın vakti gelmişti. maliyeti karşılayamıyorduk. elektriğimizi kesmeye gelen görevlilerle boğuşuyorduk kesmeyin abi diye. son kirayı ödedikten sonra bavulumu hazırladım. bisikleti bile orada bıraktım. ev zaten eşyalıydı. bir valizim vardı bana ait bir de bisikletim. kapıyı kapattım, anahtarı emlakçıya verdim ve otobüse giderek bir buçuk senelik macerayı noktaladım. harika bir zaman diliminden sonra yapılan otobüs yolculuklarını bilirsiniz, bir parça hüzün ve çokça mutluluk. çok güzeldi lan diyordum içimden. hakkaten iyi ki de yaptık bunu. sonra mola yerinde aşağıya indim ve tost 10 tl yazısını gördüm. canavarı unutmuştum... canavar bensiz kalmıştı ve kimse ne kadar mükemmel bir alet olduğunu bilmeyecekti. alelade bir şey zannedeceklerdi ama o canavar benim en yakın arkadaşımdı. bu foto eski güzel günlerden kare. canavar ise kalbimde..

    Günün En Popüler Başlıkları