kafatamircisi
    Charlie chaplin'in kızına yazdığı o mektup. SEVGİLİ KIZIM Şimdi gece, Noel gecesi. Benim küçük kalemimdeki silahsız muhafızların hepsi derin uykuda. Kardeşlerin uyuyor, annende uykuya daldı. Ne var ki sen çok uzaklardasın; eğer şu anda şu dakikada fotoğraflarına bakmıyorsam kör olayım. Fotoğrafların burada, masanın üzerinde, kalbime en yakın yerde duruyor. Oysa sen neredesin? Uzaksı, masalsı, Pariste, Camps Elyees’deki tiyatroda, görkemli bir sahnede dans ediyorsun. Ben bunu çok iyi bildiğim halde genede bu sakin gecenin sessizliğinde senin ayak seslerini net biçimde duyuyorum. Gözlerin gözlerimin önüne geliyor; gözlerin kış gecesine özgü gökyüzündeki yıldızlar gibi parlıyor. Bu güzel oyunda, şahın tutsak aldığı güzeller güzeli İranlı kızı oynadığını biliyorum. Güzeller güzeli ol sen de dans et, yıldız ol ve parıltılar saç. Ama seyircileri büyülermiş olmaktan, onları kendine hayran etmekten sarhoş olduğunda, sana sunulan çiçeklerin kokusu başını döndürdüğünde, tek başına bir köşeye çekil ve benim mektubumu oku, babanın sesine kulak ver. Ben senin babanım Geraldine! ben Charlie’yim, Charlie Chaplin! Başucunda kaç gece sabahladığım bir bilsen? Küçük küçük masallar anlatıyordum sana! Bazen Uyuyan Güzel’i anlatırdım, bazen kötü kalplı ejderhaları… Uyku gelip ihtiyar gözlerimi yokladığında uykuyla dalga geçiyor, ve şöyle diyordum -defol! ben kızımın hayallerini düşlüyorum. Ben senin hayallerini görebiliyordum Geraldine! Senin geleceğini görebiliyordum, bugünü! Sahnede dans eden kızı görebiliyordum, kanatlarını açmış, havada uçan periyi… İnsanların sözlerini duyabiliyordum -şu kızı görüyor musun, yaşlı palyaçonun kızı bu, babasının adı Charlie idi, hani hatırlıyor musun? Bu dans ve alkış sesleri senin ayaklarını yerden kesecektir. Kanatlan,uç ötelere! Ama arada bir ayakların yere de bassın! Halkın nasıl yaşadığını bilmelisin, sokak dansçılarının hayatını da gör. Açlıktan bitkin düşmüş, yoksulluktan ve soğuktan titreye titreye dans edenleride… Bende onlarla aynı kaderi paylaşmıştım Geraldine! O büyülü gecelerde, sen benim masallarımla uyuyordun ama ben uyumazdım. Senin güzel yüzünü seyreder, kalbinin atışlarını dinlerdim ve kendime şu soruyu sorardım -Charlie acaba bir gün olur bu minik kuş seni anlayabilirmi? Sen beni tanımıyorsun Geraldine, benim masalımda çok ilginçtir. Yoksul palyaçonun masalı bu. Londra’nın kenar mahallesinde şarkı söyleyip dans eden sonra da bahşiş toplayan bir palyaçonun masalı… İşte benim maslımda bu! Ben açlığın ne demek olduğunu biliyorum, evsizliğin ne anlama geldiğinide.. Bu da bir şey mi ki? Ben gururdan bir okyanus gibi kabarmış şu göğsümde, acıma duygusuyla önüme atılan kuruşların sızısını hissettim, küçümsenen sefil birinin sancılarını çektim. Bütün bunlara karşın, işte gene de hayattayım. Hayatta olanlar hakkında hep daha az konuşulur. Sen benim soyadımı taşıyorsun, Chaplin ismini… Bu ad, neredeyse yarım yüzyıl boyunca bütün dünyayı güldürdü. ⬇️⬇️Devamı yanıtta⬇️⬇️

    Günün En Popüler Başlıkları