/813bea41f58024549d039044b2cac7ec63903d80/53616c7465645f5fbbf62c7ed4873ddad3f59008d05f5c422feed7adb1f3ec9a4575be2d2dba1837a7cd993558c938933db93e73ba34a1ef19f81ce2a03a7c75477dbed5651739b7580b4c6fac61de835f6d9c7ab92510904576380da7e77cd95d67e70017686584442eebbd12c8c4d0.png "kisi")
Hafta içi her gün tüm gün bıdı bıdı konuşan birini anlayarak dinlemesini bekliyoruz. Yetmiyor akşamları ve haftasonları ödev yapmalarını bekliyoruz. Yetmedi yazları proje yapmalarını, ödev yapmalarını, tekrar yapmalarını bekliyoruz. Derslerin mantığını benimsetmek yerine her şeyi ezberlettiriyoruz. Gereksiz zor sınavlarla heveslerini kırıyoruz. Sınıftaki üçbeş kendiliğinden ders dinlemeye, çalışmaya meraklı öğrenciye bir şey öğrettiğimizde yeter diyoruz. Görsel, fiziksel kaynaklardan neredeyse hiç faydalanmıyoruz. Öğretmenlere karşı gıklarını çıkarma hakkı vermiyoruz. Hareketli öğrencileri sıkmadan derslere çekmeye uğraşmıyoruz...... Sonra öğrenciye tembel diyoruz.
Edit: Mesela açın Walter Lewin'in derslerini takip edin. Sınavları hakkındaki yorumlarını dinleyin. Ondan sonra da biz öğrencilere nasıl eğitim veriyoruz, nasıl sınıyoruz diye kendinize bir bakın. Sömürge dönemi Hintlilere logaritma tablolarını ezberlettiren İngilizlerden hallice eğitim veriliyor.
Edit2: Bizim aldığımız eğitim, askeri eğitim. Zamanında çağa uygun olarak bir o varmış onu taklit etmişler. Ama kaç yıl geçti aradan; artık sivilleştirin şu eğitimi. Askeri eğitimi askeri okulda verirsiniz. Hoca girince ayağa kalk, selam verince sağol de, okul alanını asla terketme, tahtaya çıktığında dik dur, hocaya gram itiraz etme, sakın dinlememezlik etme....