/39c3875e9871c1c7d3c8e2e4653ed9d8e20106ba/53616c7465645f5fad433dee3020652b32b8f6b8e59fcd14a92606f3a4847c374bba7d6082cf4e20189776e0edd50b1a3b0d301f1f2c2249b268f5f3c9dfe427c50afc09845cd2cb728b5ed690889c82f501ef4986014e56fe639e433d6d32de4c8115b75518c6068db13a5019d88c61.jpeg "catherine-earnshaw")
Gerçek aşk ne ya rabbim?
Her insanla yaşadığın yoğun duygusal deneyim aşktır ve her aşk da farklıdır; gerçek aşk, film ve peri masallarının bilinçaltımıza yerleştirdiği ütopik bir saçmalık.
Masum aşk... hadi ya. Filmlerde çoğunlukla 40 yaş üstü bireylerin aşkını çocuksu, tutkudan yoksun ve sevimli gösteriyorlar. Biz de diyoruz ki ayy ne masum aşk. Gerçekte hiç büyük ve tutkulu bir aşk yaşayan 40 yaş üstü çift yok mu? Diğer bir zihin oyunu da bu, 40'tan sonra aşık olamazsın, cinsellik ölür, kimseyi bulamazsın olayı; en kötü yaşlarmış gibi gösteriliyor medyada. Sanki tek aşk yaşayanlar gençlermiş gibi...
Gerçek hayatta aşk her ne kadar güzellense de yaşayanlar için yıkıcı bir duygudur; işin içine kıskançlık, hayalkırıklığı girer, sahiplenme girer, ihtiras girer, arzular girer, seks girer, girer de girer. Aşkı filmlerde, dizilerde ve kitaplarda mükemmel ya da belli bir kesime özgüymüş gibi göstermek izleyiciyi ve okuyucuyu baştan hayal kırıklığına uğratmaktır.