/b889da1dbcedc1fe3fb2d583eb96be8ebc6119b4/53616c7465645f5f436b5b1c319829bbaab398f6c65ca741fb49b8402a0754dcaab3dc05db6581768e8995c6d3624d3bdffb36b08f5e39d5396ed8a1ca76e277b7fe227049ee3887c23eba4e6e573a9fe8538e997e7ce7556bf00a161e1f8bde5ab6030e0c557bc93771dc8b2cc2bf2f.png "peripedia")
Yönetmen Zeki Demirkubuz, "Aşk; kendine dönük olarak acı çekmek,
ötekine dönük olarak acı vermek arzusu taşır." demiş. Ufak bir linç de yemiş. Toksik ilişkileri övdüğünü, romantize ettiğini söyleyenler olmuş ama bence o kadar doğru bir çıkarım ki. "Aşk; biyolojiktir ve geçicidir." tanımından sonra duyduğum en doğru ikinci aşk tanımı olabilir. Özellikle günümüz aşkları ve ilişkileri için geçerli bir durumdan söz etmiş. Aşkı acı ile normalleştirmeye o kadar alışmış bir toplumuz ki bunun üzerine şarkılar, şiirler yazılıyor, film ve diziler çekiliyor. Acı varsa orada aşk vardır görüşü hakim bizde. Öbür türlüsünde hep bir bit yeniği arıyoruz. Acı çeken biz de olsak karşımızdaki de olsa bir şekilde bu durumdan hoşnut oluyoruz. Adına da aşk diyoruz. Ha bu gerçek aşk mıdır değil midir tartışılır ama en azından toplumdaki aşk tanımının bu olduğu bir gerçek.
/ad0b85bb69c5e008c78507ff4f5afa669cac31b2/53616c7465645f5fa9ffd9ad5e4cbe911d5fc7558db53b5f19088e5959dc0994407f229a28d83897254d49dbe71dc6d0d7d68f0241c7ffa13de403974905c0e1eb902d851917ccc56b03bd38eb905c2fa8967380d1d3102e8ff3664daa1fd2375bc69d94ee154b6b792a1d23e0462545.jpeg)