Doğum günleri, ebeveyn günleri, sevgililer günü, bir de en yakınımızda olan yılbaşı. Bu günlerin hepsinde sürekli bir şekilde tüketim yapmaya zorlanıyoruz, anamıza babamıza sevgilimize arkadaşıma sürekli onlara kendini verdiğimiz materyallerle değerli hissettirmeye çalışıyoruz. Kimse birbirine el işi kendine has manevi değeri yüksek hediyeler vermiyor, herkes en hazır ve kolayı neyse hatta da en pahalısı bunu almanın derdinde. Oysa ki mesela yazılan şarkı, hazırlanan yemek, ona ayırdığın zaman ya da yaptığın bir defterin üstüne hangi hediye çıkabilir?
Boyner'in reklamı dönüyor şimdi televizyonlarda. Ülkece pandemide çok maaşlarımızı alabilmişiz gibi, paramızın değeri nerdeyse yok olmamış gibi yine bizi alışveriş yapmaya pompalıyorlar. Yeter ya illallah ettik, herkes geçirdiği kişilerle olan zamanının kıymetini bilsin, parasını da yaşamını kaliteli geçirmek için harcasın. En pahalı hediyeyi alan da o kişiyi en çok seven olmasın arıtk. Yıldık.