/59a3684e8af455cd760a99ef8b4dc5644673fbab/53616c7465645f5fc7a652cb9dd923aaa0f620156b30eddfd5b2756afb204cc57f034fef40c80e692b848ff2137ce1127de3af27ccc8ec8ef2634690afa569da971d03a65333674e790e0d3d8e9b7da3691b7e4e891f25ac5ae3dabfa5f35fe40a1a25285f48f66984f8d3b19a4ebe3a.jpg "avangart")
Hepimizin bu hayatta şikayet ettiği şeyler vardır. Bu bireysel şikayetler olabildiği kadar toplumsal konularda da olabiliyor. Tüm insan ilişkilerine, yaşadığımız dünyanın/ülkenin siyasi rejimine ya da var olan iktidara, bütün parasal ilişkilere, belki kentleşmeye, anlamsız kurallara, inançlara, siyasete... Ve şöyle diyebiliriz; başka ilişki biçimleri mümkün, kendi koyduğum kurallarla ya da kuralsızlıkla yaşamak mümkün ben ve belki eşim belki çocuklarım bu alternatif hayatı yaşayacağız. Film sanki bu soyutlamayı bize gösteriyor. Kural tanımazlığı bütün hiyerarşik ilişkileri reddetmeyi somutluyor. Ama bunun bir sınırı var gibi, bazen var olanı eleştirirken onu dönüştürmek yerine kendimiz dönüşebiliyoruz hatta daha ilkel bir yaşama sığınabiliyoruz. İnsan toplumsal bir varlık belki de fikirlerimizle baş başa kalmak yerine onu örgütlemeliyiz...