/2a5a662b352a2e0f0b5e622c2a0e3de2bd54849f/53616c7465645f5fc851788750400640ab7d9fbcfb8fb3fcd19309cad9f94f7cc2e370cf130a7bcf35619d1d36d24c9231cb06da21032dcdf48f4053766c878fc62da04e0ead44eb48c6ab3b1aa96278a3b13e5024a175812a6084384928dcddffe2fd74e7ca92a568fee31d2c4f363f.jpg "bolcevik")
Toplumsal yaşamın erklerinin kendi yarattıkları ideolojik çerçevelerden biridir ahlak kavramı. Yaşayış içerisinde dünya dönüyor ve yeni değerler oluşması gerekiyorken insanlığın çıtası hiç yükselmiyor. Ekonomik alanın hakimleri işlerine geldiği gibi takılırken, yoksullara hep ahlak, dürüstlük, dinine bağlılık ve otoriteye saygı öğütlenmiş. Misal, milyonlarca lirayı cebe atan ya da doğruluk dürüstlükten dem vuranlar hep çeşme başını tutmuş bir azınlık. Sayısı az olan o azınlık kendini yirmiye otuza katlayan insanlara ahlak dersi veriyor. Tam bir parodi. Bu düzlem yani birilerinin ideolojik hakimiyeti altındaki yaşadığımız ilişkiler artık güvenilmezdir. Yeteri kadar masal dinledik, yeteri kadar tekrarlayan sahneleri seyrettik. Sorunun cevabı ahlak öznel bir bakış açısı değildir. Düzenin sırtını yaslayıp şortuyla içkisini yudumlarken altta kalanların uyması gereken yazılı yazısız kurallardır.