Aşk...Yüzmeyi bilmeden bizi attıkları deniz.
* * *
Aşk; Şöhretten, Servetten, Kudretten ve hatta Hikmetten dahahayırlı bir kısmettir.Aşk ve İmanBirbirlerine benzerler. Gerçek aşıkların ve gerçek dindarlarınsebeplere ve kanıtlara ihtiyaçları yoktur. O aklımızca değilgönlümüzce bilinendir. O yaşanandır, anlaşılan ve anlatılandeğil.Aşkın dili peygamberlerin ayetlerine, evliyaların, azizlerinşiirlerine benzer. Onlar konuşunca akıl susmalı.
Aklın sözü ancak boş bir gönüle geçer. Evet ancak boş bir gönlün efendisidir akıl; efendili bir gönlün ise kölesidir.
* * *
Aşkta akıl susar; delilik konuşur.Sanat, Dyonisius ile Apollon’un mücadelesidir derler.Aşk ise Dyonisius’un zaferidir.Aşkın Mantığı YokturBeni acıtabilmek için önce nereye vuracağını çok iyibilmelisin. Nereye vuracağını bilmek için beni çok iyitanımalısın.Beni çok iyi tanıyabilmek için sevgilim olmalısın.Sevgilim olman için seni çok sevmeliyim.Yani?Yani seni çok seversem; beni acıtabilirsin.Eee?Ne ee’si?.....ayrılıyoruz.
* * *
Aşk ne kadar şiddetliyse, ayrılıklar ve kavgalar da o denlişiddetli olur.
Hiç kavga etmeyen aşıklar mı?Birbirlerini değil ebeveynlerini bulmuşlardır.
* * *
Aşkta huzur mu?
Sadece bir ateşkestir.Aşk bir meydan muharebesidir. Her yanı ateştir, bıçaktır, nalsesleridir. Tehlikelidir. Ölüm doludur. Ama olağanüstügüzeldir. Ortaçağlar kadar güzeldir. Sıradağlar kadar güzeldir.Dörtnala koşan atlar kadar güzeldir.Dağlar...Gökler ve atlar...
* * *
Büyük biı aşk her zaman bir rastlantıdır. İlişki sipariş edilir.Satınalınır. Hak edilir. Hatta çalınır. Ama aşk sadece bulunuverir.Birdenbire.Aşklar zaman haber vermeden gelir ve hazırlıksız yakalar.Çünkü aşk bir süvari baskınıdır.
(Emre Yılmaz-Şeytanın Fısıldadıkları)