vitaly
    Yer: Odesa Tren Garı Ahval: Bekleme salonunda Kiev treninin gelmesini bekliyorum. Bir elimde bir iki ay sonraki mesleki sınav ile ilgili kitap çalışırken diğer elimde aldığım kruvasanı yiyorum. Midem önceki gece klüpte içilen yeşil periden bitap düşmüş halde... Silsile: Beklemeye devam ederken üstü başı perişan halde tam bir "homeless" teyze yanıma oturdu. Bende haline üzülüp kruvasan ikram ettim. Sonra o bir şeyler söylemeye başladı. Ben ise anca "dobriy den, kanieşna, mojna, bud laska..." Her neyse bir süre sonra sessizleştik. Ben tren saatini onun dilinde sormak için translate uzantısına "Saat Kaçta" yazdım ve telefonu uzattım. Kadının bir kaç saniye sonra rengi attı, canı sıkıldı. Bir tuhaf oldu. Ben de Allah Allah acaba yanlış bir şey mi var, yoksa başka bir tren garı mı var diye düşündüm o anın tuhaflığıyla ve elime telefonu aldım. Şu dehşet verici manzarayla karşılaştım. Bilirsiniz ki Google translate ekranda son 3 çeviriyi gösteriyor... (Biraz flashback yapacağım. сумка: poşet; aradaki м'yi çıkarınca ise... ben marketteyken poşet istediğimi belirtmek için yazdım. Sonra CS oyuncuları bilir ki o aradaki м kalkınca... Ben de hatırladım, o harfi silip translatete çevirdim. Sonra fiyatı sormak için yazdığım "Fiyatı Ne Kadar?" en sonunda da sormak için telefonu uzattığım yazı... Yani hanım ablanın alttan üste doğru gördüğü yazı şu: сука Яка ціна? Котра година? İşte kadın telefonu görünce betinin benzinin atmasına neden olan yazı... +O*SPU, FİYATI NEDİR?, SAAT KAÇTA?... Sonradan anladığımda iş işten geçmişti, çok utanmıştım, abla da anlamıştı belki, sonra bir sigara verdim, teşekkür edip içmeye gitti. Ben ise çok utanmıştım, ta ki biramı yudumlarken o güzel dinyeperi görene kadar...

    Günün En Popüler Başlıkları