emre_dogan_26
    Kainattaki bütün kanunlara, prensiplere, kurallara Allah’ın kudret sıfatının birer tecellisi birer cilvesi nazarı ile bakabiliriz. Allah’ın irade sıfatının arşı olan alem-i emirde kanunların emri ve komutu yazıldıktan sonra, o emrin tatbik ve uygulamasını Allah’ın kudret sıfatı yapar. Mesela, alem-i emirde suya kaldırma kuvveti, güneşe itme ve çekme kuvveti verilir. Verilen bu kuvvetin tatbik ve eyleme dökmek işini de Allah’ın kudret sıfatı yapar. Üstad Hazretleri bu hususa şöyle işaret eder; “Fakat caizdir ki, her bir şeyin esası zannettikleri olan cezb, def, hareket, kuva gibi emirler, âdetullahın kanunlarına birer isim olsun. Lakin kanun, kaidelikten tabiiliğe ve zihnilikten hariciliğe, itibariden hakikate ve aletiyetten müessiriyete geçmemek şartıyla kabul ederiz."(1) Tabiat dedikleri şey ise, kainattaki bütün kanunların toplamından hasıl olan zihni bir kabul, zihni bir vehim, zihni bir tasarımdır. Yani insan zihninin tasvir ettiği ve hakikatte bir varlığı ve vücudu olmayan hayali bir avuntudur. Ya da kainatın genelinde harika bir şekilde tasarruf eden Allah’ın "rububiyet" sıfatının materyalistçe bir ifadesidir, denilebilir. Tabiatçılara göre kainatta her şey sebeplerin tasarrufunda ve idaresindedir. Allah’ın kainat üzerindeki tedbir ve tasarrufunu inkar ediyorlar. Bir nevi sebepleri ilahlaştırıyorlar. Neticeyi sebepten biliyorlar. Risale-i Nur'un ekser parçaları bu fikri kati deliller ile çürütüyor. Lakin önemli bir nokta var, o da şudur: Üstad Hazretleri sebepleri inkar etmiyor, sadece sebeplerin ilahlaştırılmasını reddediyor. Sebepler neticeleri yaratmıyor, sadece onların teşekkül ve yaratılmasında vasıtalık ve araçlık yapıyor. Allah kainatta sebepler vasıtası ile iş yapıyor. Bu yüzden kainatta sebepler bir sünnetullah ve adetuulah nevinden sabit ve daimidirler. Allah bu nizamını bozmuyor, sürekli ve devamlı yapıyor. Zaten determinist olan tabiat felsefesini yanıltan da bu kanun ve sebeplerin istikrar ve devamlılığıdır. Yani aynı neticenin aynı sebeple sürekli beraber olmaları insanların ekserisini yanıltmıştır. Halbuki ağaç elmanın, arı balın, inek sütün, üzerinden bir katrilyon yıl geçse de mucidi ve yaratıcısı olamaz. Özet olarak, tabiatçılar sebebi inkar etmiyorlar, aksine sebebe ilahlık payesi verip neticeyi ondan biliyorlar. Tabiat, insan zihninin ürettiği hakikati olmayan muhayyel bir şeydir. Bu muhayyel şey zamanla müşahhaslaşarak ilahlaştırılmıştır. Günümüzde maddeci felsefenin savunduğu en son ve en geniş fikir bu tabiat fikridir.

    Günün En Popüler Başlıkları