pinusnigra
    Şimdi efendim izninizle birkaç kelam edeyim. Okuduğum ve ilgi duyduğum, kimi zaman derinliğinde kaybolduğum bir alan olarak en azından bir iki şey söyleme hakkını istirham ediyorum yüksek müsaadenizle. Öncelikle Shasheen in de belirttiği gibi soru bir demokrasi uygulamasının temel konusunu oluşturur,haliyle derindir ve dikkat gerektirir, öylece kesilip atılacak ciddiyetsiz bir konu değildir. Şimdi Aysun Kayacı Hanımefendilerin bunu söylerken neyi kastettiği ve arkaplanında neler kastettiğine önem verilmelidir. Kendisi de zaten bildiğim kadarıyla tarih eğitimi aldığı için bunu anlık bir gafletle söylememiş olsa gerek ki bu algı en temel metinlerde bile yer alır. Kur'an da bile bilenle bilmeyen bir olur mu, Hristiyanlık inancında işi ehline verin gibi noktalara değinilir. Keza şehir yapısından ele alırsak Almanya ve Fransa tarihinde komünler, yine Antik Yunan' da Solomon Reformları gibi detayların temelinde bu bilme ve uygulama noktasına dikkat çekilir. Öyle ki medeni kelimesi de Medine şehrinin insanına ithafen bu isimden türemiştir. İnsanlığın başarılı bir sosyal yaşam kurduğu dönemlerde uzmanlaşma, ii bölümü, yetkinlik gibi konulara dikkat edilmiştir. Mesela dinler üstü bir şehir olan İsfahan da özellikle İbni Sina nın ders verdiği dönemlerde farklı dinlerde insanlar sadece bilgi amacıyla birleşmiştir. Öyle ki bilgi ve yetkinlik, insanda, insanın seçimlerinde, söylem ve eleştirilerinde herkes için dikkat edilmesi gereken bir unsurdur. Öyle ki gerçekten bilenle bilmeyen bir tutulmamalıdır. Tutulması belki eşitliktir ama adalet olmayabilir denir çoğu kaynakta. Yine bu bizi nitelikli oy dediğimiz olaya götürür modern zamanlarda bunu da dile getiren ve geliştiren Dahl' dır. Örneğin seçimlerde niteliksiz işçinin oyu 1,niteliklş işçinin 2, eğitim mensubu 5 gibi derecelendirme şeklindedir. Şimdi tüm bu bilgilerin sonucunda söylenen söz doğru mu yanlış mı her zaman tartışılır. Elbette orada somut olarak dağdaki çoban, özünde bir insan tipini karakterize etmektedir. İçinde aşağılanma unsuru olduğunu düşünmek belki de düşünsel hamlıktır belki de doğrudur, tartışılır. Ancak her türlü her sistemde bir sorun vardır. Kontrolü kim sağlayacak? Sistemi koruyanlar kimlerden oluşacak ve kimler olacak? Sonuç itibariyle başa, Antik Roma' da sorulan bir soruya dönecek insanoğlu. Koruyuculardan kim koruyacak?

    Günün En Popüler Başlıkları