fuind
    Ağır bir konu olsa da iki kelam etmeden geçmeyeceğim. Öncelikle bunun sosyolojik, tarihsel, dini ve endokrinolojik birçok alt yapısı var. Konuyu daha somut ele almak adına öncelikle bazı bilgileri vermek gerekiyor. Trans bireyler, fiziksel açıdan erkeksi/kadınsı özelliklere sahip, fakat dişil/eril cinsiyet kimliğinde olan bireyler olarak tanımlanmaktadırlar. Yani hemcinsleri ile duygusal bir ilişkiye girebilirler. Bir başka bireyle (kadın yada erkek farketmez) duygusal bir ilişki yaşabilmenin temel şartı o kişiye karşı içgüdüsel birtakım dürtülerinin olmasıdır. Peki gelelim asıl konuya; Duygu/içgüdü gibi temel olguları bireye hissettiren şey nedir? Cevap basit: HORMONLAR Basit bir dille anlatmak gerekirse (Kamil'e anlatır gibi), birilerine karşı herhangi birşey hissediyorsan, aşk, nefret, korku her şey olabilir, bunu sağlayan şey vücudunun salgıladığı hormonlardır. Şimdi bunları anlattığımıza göre bir sorum var: Hanginiz tüm hormonlarını istediği gibi, istediği miktarda ve istediği gibi salgılayabiliyor? Trans birey yada eşcinseller de aynı sizin, benim gibi hormonlarını yönetemiyorlar. Birey erkekse kadın, kadınsa da erkek olarak görüyor kendini ve hemcinslerinden hoşlanabiliyor ve çünkü HORMONLARI ona bunu söylüyor. Genelde sorduğunuzda da şu cevabı almanız muhtemeldir: 'Kendimi erkek/kadın vücuduna sıkışmış bir kadın/erkek gibi görüyorum/hissediyorum.' Cinsiyet değiştirme ameliyatlarından sonra hormon tedavisi uygulanır ki beden kendini -mümkün olduğunca- istenen cinse uyarlabilsin yada yardımcı olsun. Hormonların, bireyin cinsiyet tanımlamasını ve fizyolojisini nasıl etkilediği konusu ile ilgili birçok cinsiyet değiştirme ameliyatının sonuçlarını araştırarak bulabilirsiniz. Fikrim nispeten anlaşılmıştır ancak pekiştirmek adına söyleyebilirim ki ben bunu asla bir hastalık olarak görmüyorum ve diyorum ki bırakınız insanlar kimseye zarar vermediği sürece istediklerini yapsınlar. İnsanlar sadece iyi ve kötü olarak ayrılırlar.

    Günün En Popüler Başlıkları