60
19 May 2020
Yalnızlığa Çok Alışıp Sevgili Yapamamak
Evet arkadaşlar benim bu. Hayatıma biri girince kendimi kısıtlanmış hissediyorum, sanki potansiyelimi düşürüyor aklımı sürekli meşgul ediyor gibi. Tek kişilik kaygılarım bir anda iki kişilik oluveriyor ve hayatı iki kişi yaşamak da zor geliyor. Yalnızlığımı özgürlüğümü özlüyorum.
Sevgili yapmak veya yapmamak bir seçenek değildir bence bu planlanmaz yani birini seversin ve bi ilişkiye başlarsın aslında yalnızlık alışkanlığı altına sığındığın bir bahanedir bu tezi çürütecek biriyle tanışmamışsındır çünkü
Yukarıda seçenek olmadığından bahsedilmiş. Bu gayette seçenektir. Lisede üniversitede değiliz. Yani kendi adıma konuşuyorum. Bu yüzden normal seyrinde ilerleyen bir yaşantın vardır, sen istemedikçe kimse de laps diye buna dahil olamaz. Bundan dolayıdır ki planlıdır hepsi aslında. Bir insan yalnızlığın ve kendisinin kendine yetebildiğinin farkına varınca istemez kimseyi de normal olarak. Bu arada yalnızlık aşk gibi değildir yalnızlığın sonu yoktur belki de daha çekici gelebilir bazılarına.
Kendini seversin kendine verirsin bütün değeri, herkes bilir aşık olunca bütün isteğimiz hevesimiz karşı tarafa verilir bir süre. Yaşadıkça ve alıştıkça da bu güzel yalnızlığa hayatına birini dahil etme fikri de uzaklaşıyor insanın aklından...
Daha önce huzursuzluk yaşayan insanların tercihi. Tekrar huzursuz mutsuz olmayı göze alamayıp yalnızlığın huzurundan garantili bölgeden çıkamama. Ben yaşıyorum en azından bu sıkıntıyı istiyorum aslında hayatımda biri olsun ama gerçekten olacak gibi olduğunda ben kaçak.
İşte ben! Ama asla şikayetçi değilim bu durumdan oh mis ne güzel kafam rahat
Yalnızlığa alışmaktan ziyade herkese kapını açmak istememekle alakalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bence insanın baş etmesinin en zor olduğu şeylerden biri yalnızlık. Sırf yalnız kalamadığı için sürekli sevgili yapan insanlarla dolu etrafımız. İnsan yalnızlığıyla barıştıktan sonra öyle her önüne geleni hayatına almıyor alamıyor
İlişkiler de evrimleşiyor aslında günümüzde. 100 yıl önce hatta çok geriye gitmeyelim bundan 20 yıl önce bireylerin birbirlerine atfettikleri şeyler farklıydı. Erkek erkekti kadın kadın. Karşılıklı sorumluluklar ve görevler vardı. Sosyolojik açıdan bakarsak aile bir kurumdu. Şimdi o da özelleştirildi. Erkek bir erkekten daha fazlası, kadın da öyle artık. Yani birey, kendi oyununda hem başrol hem yönetmen olmak istiyor. Ancak hayat kimi zaman bizi figüran olmayı hatta kimi zaman sahnede dekor olmayı layık görüyor. İşte biz bize yazılan rolleri reddediyoruz, sanırım sorun bu. Haliyle koroda olmaktan çok çıplak sesimizle solo yapmak daha cazip geliyor bize. İlişkilerde de aslında risk almak, tutkulu olmak aynı zamanda sadakat ve güven sunmak ve sorumluluk üstlenmek gerekiyor. Sanırım bundan kaçmak çoğumuza daha cazip geliyor. Yoksa iki insan bir araya gelince elbet paylaşacakları şeyler bulabilirler. İlişki budur temelde. Neyse, yazdık bir şeyler, terimler arası kargaşa için kusuruma bakmayınız.
Ben bayağı bekarım. Yukarıda yazılan bazı cümlelerde kendimi gördüm. Ciddi anlamda yalnızlığa alıştığını iddia eden insan eğer sevgili seçeneğini kasıtlı olarak yapmıyorsa, bunun nedeni kendini daralttığı güvenli alanla alakalı diye düşünüyorum. Ha eğer hem yalnızlığa alışmış, hem de artık bundan sıkılmaya başlamışsa o kişi araftadır ve araf insanı yıpratır; kendini bu kavgada bulan kişi bu sefer alıştığı yalnızlığı öldürmeden de oradan çıkamaz. Çay için.
Ay ben. Yapamıyorum. Kendini tanıt, anlat, alış, alıştır, güven, sev, aşık ol... Çok yorucu ya. Gerçekten çok yorucu. Tabii ki eksikliğini hissettiğim anlar oluyor mesela dizilerdeki çiftleri görünce falan üzülüyorum bazen :( sonra geçiyor ama hahahaha. Kafam rahat böyle. Kimseyle flört bile etmiyorum nerdeyse 1 senedir