Leningrad, Vatan Kavramı ve İnsanın Sınırları Üzerine
    • Popüler
    • Tarihe Göre
    Vidiom
    Bu başlığa vidio eklemek için telefonundaki dio uygulamasından giriş yap!
      tsukyomi
      Şimdi sizi II. Dünya Savaşı'nın en kanlı üç kuşatmasından birine ve belki de en korkuncuna götürmek istiyorum. Fakat çay kahve almayın yanınıza, bu yazı mideye biraz yük olacak. 8 Eylül 1941'de Mihver Devletler Leningrad'ı (bugünkü St. Peterburg) kuşattı, bu kuşatma 27 Ocak 1944'e kadar tam 872 gün sürecekti. Hitler o korkunç emri 22 Eylül 1941'de verdi; ''Leningrad dünyadan silinmeli, sivil halkı kurtarmak bize bir şey kazandırmaz''. Ve böylece şehir 12 haftada Alman ve Fin kuvvetleri tarafından 12 haftada kuşatıldı, yiyecek depoları, hastaneler, su rezervleri, elektrik santralleri imha edildi, son silah da meydana salındı; açlık. Şehirde karneyle verilen 125 gramlık kuru ve sert siyah ekmekten başka bir şey bulunamıyordu. Böylece insanlar daha fazla kalori alabilecekleri her şeyi yemeye başladılar. Domuz derisinden kemerle pelte, duvar kağıdı tutkalından çorba yaptılar, toprak ise unla karıştırılarak tatlı ya da atıştırmalık niyetine yeniyordu. Açlık dayanılmaz hale geldiğinde ilk sokaktaki kedi köpekler, fareler kaybolmaya başladı. Evcil hayvanlar değiş tokuş edildi, çünkü kimse sevdiği hayvanını yemeye razı gelmiyordu. Artık korkunç haldelerdi, renkleri değişmişti, sanki iskeletten ibarettiler, yürüyüşleri bile ağırlaşmıştı. Artık aileler karınlarını doyurmak için riskli yollara başvuruyorlardı. Anneler çocuklarını kanla doyurmak için kendi damarlarını bile kesiyordu. Ve ilk insan eti yeme vakası 13 Aralık 1941'de polis örgütü NKVD tarafından açıklandı. Büyük çoğunluk zaten ölmüş olan insanın etini yerken, bazıları da insanı yemek için öldürüyordu. Bir baba ve oğlu ev arkadaşlarını öldürmüştü, bir anne kendi çocuklarını beslemek için başka bir kız çocuğunu öldürmüştü. NKVD böyle ikiye ayırmıştı yamyamlığı; ilkinin suçu hapisti, ikincisi ise infaz. Kuşatma sırasında 1207 kişi yamyamlıktan suçlu bulunacaktı. Buna rağmen Leningradlılar umudunu kaybetmemişti. Faşiste boyun eğmeyecek ve zaferi tadacaklardı, yine normal yemek yiyeceklerdi, her şey normale dönecekti. Nitekim 27 Ocak 1944'te Sovyet askerleri kuşatmayı kırdı, bedeli 1.500.000 can olsa da. İnsanlar görülmemiş bir coşkuyla kutladılar zaferi. Bir yıl içinde de renkleri tekrar yerine geldi ve Leningrad yaşama döndü. Şimdi böyle bir savaş çıktığını düşünelim. Kuşatma altındasınız, tahliye edileceğiniz koridorlar patlatıldı ve ailenizin karnını doyuramıyorsunuz, ne yaparsınız? Vatan sevginiz yahut bağlılığınız nereye kadar? Vicdanınızın hududu insanın temel iteceği olan survival modunu aşabilir mi? Vatan kavramı sizce buna değer mi?
        lutfen-ama
        Ya ben yiyemezdim, açlıktan öleyim daha iyi hem kimseyi öldüremem hem insan yiyemem. Okurken bile midem bulandı ama güzel bilgi hiç kullanmam bunu bir yerlerde ama olsun arada aklıma gelir midem bulanır falan. Güzel yani. 😌
          sairsel
          Sofia ile sen ne zor sorular soruyorsunuz böyle yahu 😄 O şartlar altında tek düşüncem sağ kalmak olurdu diyebilirim. Sadece kendim mevzu bahis olsam belki bir yerde pes edip ölümü bekleyebilirim ama ailem ve çocuklarım için yaşamalı ve yaşatmalıyım. Vatan millet içindir, yaşamayan bir milletin vatanı olsa ne olur olmasa ne olur?
            alfawolf58
            Böyle bir başlığı kim açar diye düşünmüştüm. Düşünmem hataydı, kusura bakma yomi bir an sorguladım kim olabilir diye :D
              mrsnl33
              Insan eti yemek. Bunun düşüncesi bile ürkütücü geliyor şu an. Ama o zamanki şartları da düşünmeli. Ama şundan eminim, ailem mevzubahis bile olsa sırf etini yemek için kimseyi öldürmezdim.
                bukafelos
                Çoluğu çocuğu toplar en yakın direniş noktasına gider silah falan isterim, bunun karşılığında eşşek değiller ya askerler bişiler verirler aileme. Hanım çoluk çocuk demeden silahlandırsınlar bizi yemek karşılığında savaşırız. Bilemedim, Aklıma ilk bu geldi. Lojistik sağlanan askeri birliklere gider onlara katılmaya çalışırdım muhtemelen. Bu tip savaşlarda bana hep asker ocağı sivil olmaktan daha mantıklı ve güvenli gelmiştir nedense.
                  selshine
                  derinlemesine ve farklı bir metin okudum gerçekten kaleminize sağlık
                    iceel
                    Leningrad kuşatması ile ilgili bir film izlemiştim. Filmde bile yaşanan çaresizliği hissedebiliyorsunuz. Burada yorum yapmak anlamsız gerçek koşullarla sınanmadan kim olduğunuzu bilemezsiniz. Bu nedenle ahkam kesmenin anlamı yok. Savaş kapıdan girince insanlık bacadan kaçar.
                      cinayetvaraga
                      Sen hep başlık açsana generalim. bunca zaman neden bekledin ki. maslowun ihtiyaçlar piramidinin ilk basamağı fizyolojik ihtiyaçlardır. bu senaryoda fizyolojik ihtiyaçların dahi yarısını karşılayamıyorsun. yani yamyamlık yapsan, vicdanını hiçe saysan... ben muhtemelen vicdan filan dinlenem kendimi kurtarırım. evladim yanımdaysa zaten her şeyi yakarım. vatan konusu burda mide bulandırıyor. topraklara saygım sonsuz, hele ki bizim topraklarımız için verilen onca mücadele ve canları düşününce kendimi vatan için sonuna kadar diri tutarım diyorum. lakin, siyasilerin kağıt üzerinde attıkları imzalar, iki sohbetten sonra toplumların başına gelenlere bakıyorum da, bazen vatan pisi pisine giderken ben neden o simülasyonun parçası olayim? kırmızı ince çizgimdir vatan. neye göre elden gittiğine bakmak gerek diye düşünüyorum.
                        silivri
                        Yamyamlık tarihi çok eskilere dayanır. İnsanlar kıtlık dönemlerinde böyle şeylere başvurabilir. Bunun için yargılama yapmak SJW bir tavırdır bana göre.
                          eliff04
                          Yemeye vicdanım elvermezdi. Bu yüzden kendimi ölüme atardım.
                          /
                          0

                          Tarihe Göre

                          İçerik bulunamadı.