147
19 Ara 2020
Kendine Bir Şiir İthaf Et
İnsan sevmeli:
bazen bir insanı,
yahut bir ağacı,
ya da kanadı kırık bir kuşu...
zaten sevmezse insan,
insan mı olur ?
sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
yolumun karanlığa saplanan noktasında,
sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
şu an ruhuma dokunan tek şiirdir.
Eskiler alıyorum
Alıp yıldız yapıyorum
Musiki ruhun gıdasıdır
Musikiye bayılıyorum.
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam.
Mezar yazısı
Bir gün beni sevecek olursun,
Severken cesur ol küçük.
Öpüşürken ağırlaşıyorsa dudakların
Ve sağırlaşıyorsa ne varsa olan biten.
Puslanıyorsa karalar ve ıslanıyorsa başkaların,
Öp, düşünme.
Bakarsın o zaman alırım seni.
Bir karakolun önünden geçecek olursun,
Geçerken adaletsiz ol küçük.
Ruhum oradadır içeride.
Kırık bacaklı bir sandalye ve ileride,
Benden kopmuş bir kaç kırık cam parçası.
Bu baharlar artık değmiyorsa dışarıda el ele gezmeye
Dal içeri, düşünme…
Bakarsın o zaman alırım seni.
Bir mezarlığın önünden geçecek olursun
Geçerken metin ol küçük.
Bir gün sen de gireceksin o aydınlık çemberin içinden.
Soğuk ve tozlu taşların arasında ararken ismimi,
Sızlıyorsa için ve kanıyorsan derinden;
Öldü de, düşünme.
Sayılı nefes çabuk tükenir.
Heyecanlanma, biteceksin.
Unutma!
O hayat seni yoracak,
Sen bana geri döneceksin.
Bir gün tekrar karşıma çıkacak olursun,
Pişman olsan da dik dur küçük.
Bakarsın o zaman alırım seni…
Zigon Sehpa
Bu gün ordaydım?
Aynı yerde, aynı evde?
Aynı kapıdan girdim içeri.
Tesadüf bu ya aynı anahtar kalmış bende.
Sandalyede yeleğini unutmuşsun,
Masada kahkahanı,
Mutfakda bardağını.
Salonda duruşunu unutmuşsun.
Sonra yan odada hıçkırığını,
Koridorda gözyaşlarını.
Kapıda çarpıp çıkışını unutmuşsun.
Bir çiçeğin zehri düşmüş zigon sehpaya.
Bir rujunun rengi düşmüş oval aynaya.
O kavgadan arta kalan kırık bir vazoyla.
İkimizin kalbi düşmüş tozlu balkona?
Duvardaki resminde gülüşün kalmış.
Son içtiğin fincanda dudak izlerin.
Portmantonun yanında gidişin kalmış.
Kapıda bıraktığın ayak izleri.
Yastığının üstünde saçını buldum.
Posta kutusunda mektuplarını.
En son dinlediğin şarkını buldum?
O hicazda kalmış göz yaşlarını.
Yazan böyle yazmış demek şarkıyı.
Nasıl anlam buldu sen olmayınca
Neyleyim köşkü, neyleyim sarayı?
İçinde salınan yar olmayınca?
Bedirhan Gökçe
Eski bir sevdadan kurtulmuşum;
Artık bütün kadınlar güzel;
Gömleğim yeni,
Yıkanmışım,
Tıraş olmuşum;
Sulh olmuş.
Bahar gelmiş.
Güneş açmış.
Sokağa çıkmışım, insanlar rahat;
Ben de rahatım.
Orhan Veli-İllusion, en bi sevdiğim şiirdir
Kayboluşumun beşiğini sallıyorum bu akşam
Büyüyor yavaş yavaş
Sırtında parmak izleriyle zamanın
Bir tekir kedi ile beraber
Seyrediyorum hayatı:
O meleklerin cebinden düşen anahtardı,
Son zikrin halkası
Allah’ın son hatırası
O bizim kaçırdığımız fırsattı
Uğurböcekleriyle parmak uçlarında
Küçümserdi hep ona olan aşkımı
Gözünün yaşına bakmadan şimdi ben
Kovuyorum ihtiyar
Ben güzel gözlü kadınları severim
Bir de küçük ayaklıları, uzun boyunluları
Hem nasıl severim, öyle severim işte
Terler avuçları, kesilir solukları
Ben mahzun kadınları severim
Yavru ceylanca kadınları, ürkekçe
Hem nasıl severim, öyle severim işte
Bilemezsiniz ne güzeldirler, öpüştükçe
Ben akıllı kadınları severim
Düşünen, az konuşan, çok bilen
Her yerde, her zaman nazı çekilen
Hem nasıl severim, öyle severim işte
İçimde büyük, sonsuz ateşler yanmalı
Ölümüm bile o kadının yüzünden olmalı
Ümit Yaşar Oğuzcan
Bunu bana yazsaydı biri nikahı oracıkta basardım...
Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak
şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar
değişen ben değilim
dönüşen savaş
artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya
yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor
geceleri...
geceler...
yani
Ahmet Haşim in kafiyeleri...
seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus
bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...
işte hepsi bu kadar
Yılmaz Erdoğan
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
...
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...
Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Adnan Yücel