13
9 Kas 2020
İlk Uzak Seyahat Hikayelerimizi Anlatıyoruz
Benim için ilkler her zaman önemliydi, hala önemlidir. Ailem ile çıkmıştık ve sadece akrabamızın evinde kalmıştık, hiçbir şey yapmama izin vermiyorlardı iki hafta sonra ağlaya ağlaya eve döndük.
lisedeyim, yine bir gün okula gitmedim arkadaşım aradı duyuru yapıldı diye nasıl korkuyorum kesin bu seferlik disiplinlik oldum valla çok kötüyüm 12 saat dana gibi uyudum diye sayarken öyle değil diye durdurdu.
4 tane yabancı kişi varmış onları gezdirecekmişiz hiç kimse istemedi ikimizi yazdırdım dedi tamam olur hem biz de gezeriz dedim o rahatlıkla telefonu kapattım
bu haberden sonraki bir ay mükemmel geçmişti dersten sıkılınca hemen bunları bahane edip, konferans salonuna iniyorduk
sonra müdür bizi yine aradı aha bu sefer gerçekten sıçtık dedim korka korka odaya girdik ev telefonu kim açar diye hesap yapıyorum
adam anlattı meğerse biz de onların ülkesine gidecekmişiz karnıma bir ağrı girdi, korkum iki katına çıktı tek başıma en fazla Kadıköy'e giden ben te nerelere gidecektim
babamlara anlattım müdürle konuştular ikna oldular ama ben emin değildim tabii o zamanlar da ucuz korku romanları da okuyorum
hacca gider gibi kura çektik bana Fransız, arkadaşıma Alman geldi yakınız yaa diye espri yaparken, heyecandan uyuyamazken Fransa'ya vardım. o aralar da zaz vardı onu çok severdim.
ingilizcem tek tük vardı ama kız hiçbir şey bilmiyordu translate de yok el hareketleri ile anlaşıyoruz
müstakil bir evdi ve arabayla çok uzun sürdüğünü hatırlıyorum ölüm yolu gibiydi
içeri girdim her şey ahşaptan tam da kitaplardaki gibi hiçbir şekilde anlaşamıyoruz da sadece birbirimize bakıp gülüşüyoruz
o zamana kadar rakıdan başka bir şey bilmeyen ben şarap içecektim benim için tam bir kaos içtim ama tadı nasıl güzel tadı hala damağımda
yemekler de çok kötüydü kahve içmem lazım diye sözlükten çevirdim kız da he okey okey dedi her gün kafeye gidiyorum kruvasan almak için yemekleri çok kötüydü çünkü
içim dışım hamur ve çikolata olmuştu.
dışarı gezmeye gidiyoruz eyfel'i gördük bir de tüm Fransa'nın gözüktüğü bir yer varmış oraya gideceğiz yürü babam yürü yürü babam yürü yol bitmiyor diyemiyorsun da pis fakir ben parasını vereyim şuradan taksiye binelim diye
gittik işte oraya o zamanlar da bir şarkı meşhur klibi orada çekilmiş ana baba günüydü gittim içimden nasıl saydırıyorum o klibe
sonra ara sokakları gezdik, hacı din adamlarından daha fazla kilise geziyordum. hiçbir şey olmasa da benim için bir şeyler olmuştu o günü hiç unutamıyorum
şimdi kız ingilizce biliyor, iki yıl önce bir daha yanına gittim o da geldi tabii şimdi daha iyi gezdik çok kafa dengi bir kızmış
bu da bize geldi çayın ve kahvenin telvesini yiyor yüzünü ekşite ekşite iyi kızdı
klip de bu
https://youtu.be/K5KAc5CoCuk