68
4 Ağu 2021
İki Üniversite Okumuş Biri Olarak Üniversiteye Yeni Gidenlere Altın Değerinde Tavsiyeler ve Bilgiler
Öncelikle keşif önemli. Hem üniversiteyi, hem çevreyi, hem de öğrenim gördüğünüz şehri iyi keşfedin. Kayıt için son günü beklemeyin. Evraklarınızı kontrol edin, gerilmeye gerek yok.
İlk günden herkesle içli dışlı olmayın. Mesafenizi koruyun. 3-4 hafta sonra herkesin yüzünü göreceksiniz. Ağırbaşlı ve sorumluluk sahibi olursanız zaten insanlar çevrenizde toplanacaktır.
Klasik olacaktır ama hocalarla aranızı kesinlikle iyi tutun. İyi tutun derken yüzünüze ve isminize aşina olsunlar, sizi tanısınlar. Ancak şebeklik yapıp dikkat çekmeyin, derste her şeye atlamayın. Ders sonu soru sormak için iyi zamandır. Eğer hocalarınızın hafızasında yer edinirseniz nazınız geçer.
Dersleri takip eden arkadaşlar hayat kurtarır. Bu arada siz de takip edin. Ancak derslerle sınırlı kalmayın. Akademik faaliyetlere, konferanslara, seminerlere katılın. Mezun olunca yeterli donanıma, bilgiye, tecrübeye sahip olmazsanız ortada kalırsınız.
Defterler lisede kaldı. Ders notları için dosya tutun. Fotokopiciye 300 liraya sattığımı bilirim. (sene 2011)
Kyk yurdu biraz şansınıza kalmış. Oda arkadaşları konusunda umarım şansınız yaver gider. Gitmezse de baskın karakter olup oda arkadaşlarınıza liderlik edin. Yoksa o odaya girmek istemezsiniz.
Eve çıkmak isteyenler için; aile parasıyla çıkabilenlere lafım yok. Ancak para konusunda azar işitebilirsiniz. Ailem para gönderemez ama yine de eve çıkmak istiyorum diyenler olacaktır. (Benim gibi) Okulun çevresinde kafeler olacaktır. Saatlik ücretle çalışmak isterseniz ilk günden gidip iş bakın. Ancak çok da yüksek paralar beklemeyin. Buralarda part-time çalışabilirsiniz. Ortalamanız iyi olursa hocalara asistanlık yapabilir hatta öğrenci işlerine bile girebilirsiniz.
Diyelim eve çıktınız. En önemli kurallar geliyor. ASLA AÇ KARNINA ALIŞVERİŞE ÇIKMAYIN. Gördüğünüzü sepete atarsınız, ay başında parasız kalırsınız.
Ev arkadaşınızla iyi geçinin ve kuralları en baştan koyun. Sonradan koyduğunuz kurallar asla yürürlüğe girmez.
Faturaları bir kere kaçırırsanız yandığınızın resmidir. Bir daha toplayamazsınız.
Her apartmanda öğrenci düşmanı insanlar olacaktır. Kapınızı çalıp üst perdeden konuşacaklar. Kendinizi ezdirmeyin. Kavga çıkarın demiyorum ama adama ya da kadına abi/abla demeyin, sizli bizli konuşun ve gülmeyin. Yoksa tepenize çıkarlar.
Sınıftan sevgili aşırı riskli. Nedenini açıklayamıyorum. Sadece yapmayın. Dersler, notlar, imzalar aman diyim.
Harcamalarınıza dikkat edin. Alemin kerizi siz değilsiniz. Herkese bir şey ısmarlamayın. Ancak cimri de olmayın. Onun ayarını zamanla tutturursunuz. Bir de arkadaşınızın sizden istediği 20 liranın peşine düşmeyin. Ayıptır.
Sigara içmemek büyük şans.
Alkol içenler; kalabalık bir mekanda en çok içip en çok konuşan siz olmayın, maymun olursunuz. 2 kadeh idealdir. Surat asıp oturmayın. Güleryüzlü ve az konuşanlar candır.
Sonrayı da düşünün.
Son olarak; laf olsun diye değil, gerçekten kitap okuyun. Erken olgunlaşmanın avantajını bilemezsiniz. Soru olursa cevaplarım. İyi geceler. 😊
Kendi alanımla ilgili söyleyeyim, mümkünse şehir dışında okuyun hatta yurt dışında yeter ki ailenizden uzakta olsun. Onların yanındayken gelişemez ve sürekli onların kurallarına uymak zorunda kalan ev çocuğu olarak üniversitenize devam edersiniz, bu en büyük hatalardan birisidir.
Tavsiyem ne olursa olsun çalışmayın, en fazla part time işte çalışın o da haftada 20-30 saati geçmesin. Azıcık yırtık olun bizim orada öyle derler, barmen ya da barista gibi hem öğrencinin hem de sadece işi bilen insanın yapabileceği işlere başvurun, 4 aylık bir kurs ile rahatlıkla bu işlerde çalışabilirsiniz.
Çalışmayın derken ciddiydim, hayatınızın en güzel ve en önemli dönemi bu ne kadar dolu geçirirseniz o kadar yararınıza, üniversite ölümden sonraki hayat gibidir bence herkesin mutlaka deneyimlemek zorunda olduğu bir hayattır, hem bilinciniz aşırı derece gelişir hem de buradaki hayatı bir daha başka hiç bir yerde bulamayacaksınız.. O yüzden her anının tadını çıkartın, salak salak sevgili peşinde harcamayın, kendinize ne kadar yatırım yaparsanız yapın az gelecektir. Burada yapacağınız her şey sizin hayatınız için çok önemli katkısı olacaktır.
Benim gibi yazılım mühendisliği, tasarım, grafikerlik vs teknik laboratuvar ağırlıklı bir bölüm okuyacaksanız üniversite seçerken en önemli önceliğiniz lab kalitesi ve hoca kalitesi. Diplomanızın hiç bir önemi yok yazılım sektöründe. Google ve Microsoft çalışanlarının yüzde 54'ü diplomasız insanlar ama o insanlar sayesinde dünya değişiyor ve gelişiyor. Oradan hesap edin. Bu 4 seneyi adeta hocalarınızı sömürmek için kullanın, gerekirse yakalarına yapışın, kuluçka yuvalarından ayrılmayın ama kendinizi geliştirin, ne yapın edin proje yapın ve bu projelerinizi referans olan Github gibi platformlara ekleyin. Linkedin ve Github sizin en büyük araçlarınızdan birisi iş bulma konusunda. Buraya çok önem verin. Şirketler doğrudan buralardaki sizi inceliyor ve buna göre ön elemeyi geçiyorsunuz. Sonrasında Üniversitede mümkün olduğunca sosyal hayatı en aza indirin ve kendinizi geliştirmeye adayın ve EN ÖNEMLİ KONU İNGİLİZCE. Unutmayın, iş için sizin tek ihtiyacınız olan bir bilgisayar ve internet. Bu ikisi olduğu sürece dünyanın her yerinde çalışabilirsiniz ve son olarak yazılım ve dil konusunda kendinizi geliştirmeye mümkünse ilkokuldan başlayın çünkü teknoloji sürekli gelişiyor ve her zaman en günceli takip etmek zorundasınız buna da bir süre sonra gücünüz yetmiyor. Bu işi asla üniversiteye bırakmayın, zaten size bilinen şeyleri öğretecekler ama akademik düzeyde bilinç aşılayıp sizi yetiştirecekler ve geri kalan her şey sizin elinizde.
Kendi alanınız dışında tecrübeler edinin. Tek bir planınız olmasın, her alan hakkında bilginiz olsun.
Eğer devlet yurdunda kalmaya başlarsanız çok yüksek ihtimalle depresyona girebilirsiniz çünkü korkunç bir ortam. Topluluk içerisinde nasıl davranmasını bilmeyen, sürekli başka insanların haklarını ihlal eden, her şeyi kendine hak gören, görgüsüz mü görgüsüz bir sürü insanla karşılaşacaksınız. (Odada siz uyurken çat pat ışık yakanlar, odanın içinde zehir zemberek parfüm-deodorant sıkanlar, nasılsa oda temizleniyor diye saçını yola yola yere atanlar, zaten yetersiz olan etüt odalarında cart curt sandalye çekiştirerek çat pat kitap atarak konsantrasyon s*kenler, odada uzun uzun telefonla konuşmak isteyenler, instagramda gezerken bile kulaklık takmayı akıl edemeyip sesli sesli cringe videoları bir de size dinletenler, yürürken terliklerini yere çarpa çarpa ve sürüye sürüye yürüyenler, hijyenden bir haber olanlar, kışın kar yağarken cam açık uyumak isteyip sizi hasta olmaya zorlayanlar (evet *mları yandığı için) vs vs.)
Yani eğer okuduğunuz bölüm ve üniversite gerçekten iyi değil ise sırf ÜNİVERSİTE HAYATI YAŞAYACAĞIM diye başka şehirde yaşamaya gram değmez. Zaten ülkenin ve dünyanın sosyoekonomik yapısı baştan aşağıya değişiyor. Artık eskisi gibi üniversite okumak bir başarı göstergesi bile sayılmaz.
Hadi diyelim ille de ben üniversite hayatı yaşayacağım deyip geldiniz.
Özellikle benim gibi mühendislik fakültesi yazdıysanız derslerden hiç de öyle kolay geçemeyeceğinizi hatta bazen hoca kaprisi ile kalacağınız ihtimalini unutmayın.
İlk sene matematik, fizik gibi derslerde hocaların derste anlattıklarına gram takılmayıp direkt youtubedan calculus videoları vs vs izleyin, şahsen ben hocaların deftere yazdırdıklarına çalışıp kötü notlar almıştım, video izleyenler ise yüksek almıştı.
Birçok hoca ders kaydı almaya çok kızsa da ağızlarının içine içine konuştukları için not almanız çok çok zor üzülerek bunu tavsiye edebilirim. (en ön sıralara oturup çantanıza saklayarak.)
Bunların dışında kendinize iyi gelen bir hobi bulun (bu hobiden illa bir kar elde etmek zorunda değilsiniz kafanızı dağıtmanız için gerekiyor.)
Ayrıca ilk güz dönemi arkadaş bulamamanız çok normal zaten sizin kafanıza uygun insanları bir süre sonra kendinize çekiyorsunuz. "Ben entellektüel olarak gelişmeye geldim." kafasındaki insanlarla arkadaşlık kurmaya çalışın çünkü onlarla insan geliştiğini ve üniversite okuduğunu hissedebiliyor.