Hayatta Kabul Etmesi En Zor Olan Gerçek
Bir gün gerçekten göçüp gidecek olmaktır benim için. Bugün değerli addettiğimiz her şeyin gelip geçiciliğidir. Aslında yaşam dışında hiçbir şeyin önemli olmadığıdır. Bir şekilde bu durumu her düşündüğümüzde tekrar tekrar unutup hiçbir anlam ifade etmeyen şeylere tapınmaya devam etmemizdir.
Bizi hatırlayan son insan da öldüğü zaman hiç var olmamış olacağız
Hayallerimizin birçoğunun asla gerçek olamayacak olması. Bu durum insanın sonsuz hayal kurma yeteneği ile ölüm gerçeğinin tezatlığından kaynaklanıyor.
Kesinlikle ölüm. Acaba dio da aramızdan ilk kim ayrılacak? Ve biz onun öldüğünü belki de hiç bilmeyeceğiz.
Bu ülke için hiçbir şey yapmamış olmamız. Mücadele etmeyişimiz, çocuklarımızı, torunlarımızı çok daha kötü günlerin beklediği gerçeği.
Kayıp, ölüme alışıyor insan. Mezarına gidip ağlıyor ama kayıp öyle değil. Kabul edilemez bir şey.
Adaletsizlikle yüzleşmek çok zor. Canlarını dişlerine takan, elleri nasırlı işçilerin, emekçilerin alacakları asgari ücreti ülkenin en zenginlerinin belirliyor ve bunu kaşıkla yapıyor olması. Evet çok adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz ama bununla yüzleşmek zor. Hala yüzleşebilmiş de değiliz.
Kendimizi kandırıyor olmamızdır. Bir örnek vereyim. Dış güzelliğin önemsizliğinden dem vururken Polislerin kimlik sormak için bile bir dış görüntü elemesi yapıyor olması, iş başvuruları vs. CV’lerimize bile fotoğraflarımızı koyuyoruz. Neden? Dış görünüş önemli çünkü. Bu gibi bir sürü bizim reddettiğimiz ama kabak gibi olan gerçekleri kabul etmek zor.
Karnımiz doyuyor diye dünya huzurla dönmüyor. birileri bir yerde açlıktan ölüyor.