144
13 Eki 2021
Hayatınıza Dokunan Şiirler
Şairim geç gördüm bende hayatımda yer edinen bir şiiri bırakıyorum buraya
Sevgilerde
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı
"ve güz geldi ömür hanım. dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. insanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde.
yağmur ha yağdı ha yağacak. incecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. hüznün bütün koşulları hazır. nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı, yüzüm ömrümün atlası, düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?
her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar?
göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? bir güz düşünün ki ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış. böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir?
yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?
yağmur yağıyor ömür hanım...gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına...ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından?
dönelim...dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü kabuklarına sığınmaktır...olsun dönelim biz yine de. bilincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var. evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dönelim. ölçüsüz yaşamak bize göre değil ömür hanım. büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. küçücük avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın binlerce engeli yığıldı önümüze. hangi birini yenebilirdik bunca olanaksızlık içinde. umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi öğrendik böylece.
yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı ömür hanım. bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir göz bebeklerimden. sahi nedir yaşamın anlamı? geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır yükler aldığı zamanın derin denizlerine. bakıyorum umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki?
yaşamsa gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama değil mi yoksa?
öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise, bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, varolmaya, dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya...
oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine yüreği avuçlarımda atan bir can
kenetlenmissin kalbime..
ilmek ilmek...
islenmis gibisin...
hasretinle..
yuregime....
nereye boyle..
bileyim soyle..
Hayatında hiç şiir sevmeyen adama şiiri sevdiren o şiir Geyikli gece❤️❤️
https://dio.onedio.com/dio/1702634
Sen çektiğim son sızı, aşk-ı azamın kızı
Seni yaşatmak için beni tüketemezsin.
Sen göklerin hırsızı, bana bir tek yıldızı,
Olmayan bir gökyüzü bırakıp gidemezsin.
Hüsran rüzgârlarında kıyıya vura vura,
Umutlar dibe battı, düşlerim alabora.
Ve hiç sönmesin diye dalımı kıra kıra,
Yüreğime bu közü bırakıp gidemezsin.
Sen misin, düşlerim mi sensizliğe yar olan
Gidişin kıyametim, gitmemek mi zor olan
Verdiğin son busenin yangınında kor olan,
Dudağımdaki izi bırakıp gidemezsin.
Varlığımla yanmasın, küle dönmesin vakit,
Kimseler uyanmasın, parmak uçlarınla git.
Bakışların vur emri, sükûtun açık tehdit,
Bana çıldırtan gizi bırakıp gidemezsin.
Biz ki, birbirimizdik, yalan mıydı düş kızı?
Sen çoban armağanı, ben de bir çamsakızı
Ben ölürsem seni de öldürmez mi bu sızı?
Yarına yarınsızı bırakıp gidemezsin.
Bir veda kâbusunda yâre son bakış gibi
Sonra kan, ter içinde uykudan kalkış gibi
Baharıma kış gibi, alnıma nakış gibi,
Ömrüme karayazı bırakıp gidemezsin.
Tek dayanağım sensin, solum sen sağım sensin,
Varsın kör topal densin, elim ayağım sensin,
Hayat kaynağım sensin, dirim sen, sağım sensin,
Ardında bir cansızı bırakıp gidemezsin.
Korkma, seni meyline zebun etmez bu sızı,
Sen ki sevda cambazı, sen ki aşk sihirbazı,
Aşkıma imkânsızı, köşküme bir hırsızı,
Uykuma bir düş kızı bırakıp gidemezsin.
BAYRAM MECİT
Şairbey'cim biliyorsun ben de irticalen karalıyorum bir şeyler. Çok da ahım şahım olmasa da... Ben 'hayatıma dokunan" nezdimde çok değerli bir kadının eserini paylaşmak isterim. Bende yeri çok başkadır....
Aydınlıkta köhneliği belirginleşen ve kentte ve konutta hiçbir şey neyse ben oyum. Öylesine
bağsız ve yeğniyim ki bu hafifliğin şiddetinin bedelini bir gün öderim diye düşünüyorum.
Sanki varoluş beni cezalandırmak ister gibi; yoğunluğundan bana düşen payını benden geri
alarak bu yoğunluğa, olur olmadık herkese ve her şeye fazlasıyla katlayarak sunuyor.
Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım
yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben. Yere göğe
zamana denize kayalara ve kuşlara da dokunan aynı tanrı değil mi? Bu kutla tanrının
yönetkenliğinde, olmayan ellerimle bir yok-tanrı'yı tutuyor ve ölçüyorum yokluğun ağırlığını.
Kefe'lerinden birine onun oylumu pekâlâ sığıyor, diğerine duygular, duyumlar ve düşünceler
yığılıyor, işte yetkin eşitlik...her gün her gece bu eşitliğin bilgisiyle geçiyor. Bir eskiciden
satın alınmış bu teraziyi bir gün başka bir eskiciye vereceğim, o gün, tozanlarım her bir yana
dağılıp toprağın suyun ölümsüzlüğüne eklemlenecekler ve ben özgürleşeceğim.
Nilgün MARMARA❤️
Üvercinka
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
Cemal Süreya
https://youtu.be/uYEdQrpLrBI
En kıymetlimdir
Kenetlenmişsin kalbime ilmek ilmek
İşlenmiş gibisin hasretinle yüreğime
Nereye böyle bileyim söyle...
Bu şiir net
Bi de o abimiz gibi duygulu okuyan biri ...
Var Bi hayalimiz(!)
Shdjfjif