Geceye Şiir Bırak
    • Popüler
    • Tarihe Göre
    Vidiom
    Bu başlığa vidio eklemek için telefonundaki dio uygulamasından giriş yap!
      muzocarry
      Gözlerin kaç gece eder? Dudakların kaç karanfil? Gülünce sehpalar devriliyor, Kızgınlığın kaç yanardağı? -Atilla İlhan
        adeepbreath
        böyle ayrı durmalıyız, sen orada, ben burada, kapı azıcık aralık ki okyanuslar var, ve dua, ve o, soluk gıda, ümitsizlik! ( emily dickinson )
          imailahorsilah
          bir gün geleceğim ve bir haber getireceğimdamarlara ışık saçacağım ve sesleneceğim içerden: ey sepetleri uykuyla dolu olanlar! elma getirdim, elma ...kızıl güneş.geleceğim. dilenciye bir yasemin vereceğim, cüzzamlı güzel kadına da yeni bir küpe... köre diyeceğim ki: bak, nasıl da güzel bahçe!çerçi olup dolaşacağım sokakları ve sesleneceğim: çiyci geldi, çiyci geldi, çiyci! yoldan geçen diyecek: sahiden de karanlıktır gece. ve samanyolunu vereceğim ona. köprüdeki kötürüm kızın büyük ayıyı asacağım boynuna. bütün küfürleri süpüreceğim dudaklardan. bütün duvarları yıkacağım yere. haramilere diyeceğim ki: gülümseyiş yüklü bir kervan geldi! bulutu parçalayacağım. gözleri güneşe bağlayacağım gönülleri aşka gölgeleri suya dalları rüzgara sonra bütün bunları birbirine ve çocuğun uykusunu da cırcırböceklerinin mırıltılarına bağlayacağım. uçurtmaları uçuracağım gökyüzünde, saksılara su vereceğim.geleceğim. atların, sığırların önüne okşayışın yeşil otunu serpeceğim. susuz kısrağa çiy kovasını sunacağım. yoldaki yaşlı eşeğin sineklerini kovacağım.geleceğim. ve her duvarın başına bir karanfil dikeceğim. her pencerenin altında bir şiir okuyacağım. her kargaya bir çam vereceğim. yılana diyeceğim ki: kurbağa nasıl da fiyakalı ama! barıştıracağım. tanıştıracağım. yol alacağım. ışık içeceğim. seveceğim. Sohrab Sepehri
            nilva
            yırtarak geçiyor kalbimizden hayatı da törpüleyen zaman şuramızda birşey var acıya benzer umuda benzer böyle günlerde hayat hem acıya, hem acıya benzer gün ölümle başlatıyor hayatı her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor her sabah ölümü anlatıyor gazeteler sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme beynim sabırla keskin iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir gelirse de bilinir nerden ve nasıl böyle ölümün yücedir adı ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası çünki ölümün kanıdır besleyen bir başka baharın tohumlarını şuramızda birşey var bizi onduran şey acıya saran umudu kuşatan kalbim: kalbim mi desem var kalbim: yaşayan ben hayatla ölümle cinayetle gazetelerde, radyolarda, eski üniversitelilerde eski prof hocalarla yaşayan ben: geç mi kaldık/kabul edemem ah benim sevgili annem oğlunda elbet yurtseverden birgün bırakırda sizi yüzüstü yüzüstü değil: elbette bizüstü bırakır da: kötü sarmaşıkları, yaban güllerini bırakır da: sekizyüzlük hırtları, şunları, bunları giriverir senin sıcacık kucağına yani hem sana karşı, hem senin için giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına ölüm mü dedim annem ölüm senin gibi güzel annelerin senin gibi güzel çocuklar feda etmiş o tarih atlasında bir kırmızı gül olur ancak koksun diye çocukların bahçesi şuramızda, tam şuramızda kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da bizi yaşatan günler perişan işte bir bir kırıyorlar dalıylan yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini çünki biliyorlar vakit dar oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç hayatı pekiştiren kökümüz var dünyayı emeğe kazandırmak için hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren kanağacına sözümüz mü var biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar birgün döneriz elbet acısız, adsız ölümsuyu sürünün sürünün ölümsuyu bir ölü bir dirinin kanıdır besler hayatsuyu şuramızda, tam şuramızda tarihe nasıl anlatsam ey anneleri korkutan bizi yaşatan kan günler perişan Arkadaş Zekai ÖZGER
            /
            0

            Tarihe Göre

            İçerik bulunamadı.