En Sevdiğiniz Aşk Hikaye/Şiiri
Sen,
Geç kalmış
Bir mektup
Ben,
Yanlış adresim
Bu hikayede
Ya sen
Gelmezsin
Ya da
Çıkıp gelsen...
Ben,
Yanlışın olurum
En hüzünlü
Halimle...
şahsen dio'daki aşk hikayeleri bana yetiyor bi' de 29 Nisan var tabii
İlkyaz kendiliğinden
Sana hiç sormadan gelir
Dokunsan uçar gider
Az önce buradaydı
Bir kelebeğin kanadında
Bir demet çiçek gibi
Dalın üstündeydi gördüm
Bir yapraktan süzüldü
Dağıldı suyun parlak yüzünde
Sonra yayıldı yere
Az önce buradaydı
Aşk da ilkyaz gibidir
Yaşadığın yerde vardır
Aradığın yerde yok
Afşar TİMUÇİN
Her Şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin...
Ezberlediydimdi okumak nasip olmadı
Cahit Külebi - Hikaye
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz,
Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz !
Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkiyalar basardı.
Ben bu yüzden yanlızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!
Benim doğduğum köylerde
Şimal rüzğarları eserdi,
Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
Öp biraz!
Benim doğduğum köylerde
İnsanlar gülmesini bilmezdi
Ben bu yüzden naçar kaldım
Güldür biraz!
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
Benim doğduğum köyler de güzeldi
Sen de anlat doğduğun yerleri
Anlat biraz!
Bin yıl ömrüm olsa, bin yıl seni severim.
Bin yıl seni sevsem, bin yıl daha isterim.
Telefonda Sen
Bundan daha güzel müjde mi olur?
Merhaba diyorsun telefonda sen,
Sen ki konuşursun, derdim mi kalır?
Nasılsın diyorsun telefonda sen...
Bu gece misketi çaldırmaz mıyım,
Başkenti ayağa kaldırmaz mıyım,
Sesini duyup da çıldırmaz mıyım,
Delisin, diyorsun telefonda sen...
Sağlığını düşün herşeyden önce,
Kendine iyi bak içme her gece,
Seni seviyorum, hem de delice!
Bilesin, diyorsun telefonda sen...
Mutluluk ne kadar kolaymış meğer,
Sevginin kadrini bilseydik eğer,
Kim ne derse desin, çekmeye değer,
Çilesin diyorsun telefonda sen...
Çoktan terk ederdim, bu şehri çoktan,
Arar diye caydım her yolculuktan,
Dostlar ne âlemde, çoluk çocuktan
Ne haber diyorsun telefonda sen...
Sabrımı yenmese hasret nöbetim,
Arayıp sormaya yoktu niyetim.
O anda hapşırdın, "çok yaşa" dedim,
Beraber diyorsun telefonda sen...
Albümde görünce aklıma esti,
Berbere uğradım dün akşam üstü,
Resmime bakarak saçımı kesti,
Severdin, diyorsun telefonda sen...
Sevgi bu, insanı böyle inceltir,
Aklın ermediği yere yöneltir.
Sen de şiirlerde böyle yüceltir,
Överdin, diyorsun telefonda sen...
Biraz da fedakâr olsaydın keşke,
Ne verdin destanlar yazdığın aşka?
Ömründen üç gece, hepsi bu başka?
Ne verdin? diyorsun telefonda sen...
Hem içme diyorsun, içme de çıldır!
Hem de kalk şu anda bir kadeh doldur,
Hadi sağlığına şerefe kaldır,
Çınçınlat, diyorsun telefonda sen...
Bu yıl kurak geçti, bahar da, yaz da,
Erik de olmadı, dut da, kiraz da,
Neler söylüyorum, lütfen biraz da,
Sen anlat, diyorsun telefonda sen...
Ne söylersen söyle, sen ne dersen de!
Anlat düşmanımı düşte görsen de!
Bir sigara yaksam, izin versen de;
Devam et, diyorsun telefonda sen...
Seni dinlemekten güzel şey mi var?
Çölde şırıl şırıl akan su kadar,
Yeter konuştuğum, benden bu kadar,
Merhamet, diyorsun telefonda sen...
Gelirsem görünme, kendini gizle,
Seni yağmalarım, yerim bu hızla!
Yerin kulağı var, açılma fazla,
Orda kal, diyorsun telefonda sen...
Canım ne istiyor şu anda bilsen?
Ah mümkün olsa da bulup da gelsen,
Kendi ellerinle incecik dilsen,
Portakal, diyorsun telefonda sen...
Afedersin bazen sapıtıyorum,
Böyle saçma sapan laf ediyorum,
Kapı çalınıyor, kapatıyorum,
Hoşçakal, diyorsun telefonda sen...
Cemal Safi
Birdenbire
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbiler oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
Orhan Veli
Nazım'ın Piraye'ye mektubunu noktalarken yazdığı dört kelimelik aşk hikayesi
Herkese selam, sana hasret...
SANA YENİDEN BAŞLAMAK İSTERİM
Seni bulmaktan önce aramak isterim
Seni sevmekten önce anlamak isterim
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de
Sana hep yeniden başlamak isterim
Özdemir ASAF
Ayrılık Sevdaya Dahil
açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın
rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan
ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık
çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir
fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı
kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiliyle
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız
Attila İlhan
Zeynep
Zeynep Beni Bekle
zeynep beni bekle / gece agaçlarina
yagmur çiseliyorum / cam tozu su beyazi
yalnizligini mutlaka degiştirecegim
bir yaprak halinde süzülüp saçlarina
eski teşrin\'lerden / kederli kirmizi
zeynep beni bekle mutlaka dönecegim
söyle kim önleyebilir buluşmamizi
geceleyin işiklari söndürdügün zaman
benim şiir kitaplarindan sizan aydinlik
elinde uyuyakaldigin heyecanli roman
pancurlarin çarpildigi lodos geceleri
rüzgârin degil benim / pencerendeki islik
her akşam koridordaki ayak sesleri
yanliş çaldigini zannettigin telefon
zeynep beni bekle mutlaka gelecegim
hem bu ne ilk ayriligimiz ne de son
pikapta eminaga acemaşirân saz semaisi
sokakta çocuklar saklambaç hirsiz polis
hayat akip gidiyor olsam da olmasam da
saati durmamali ufak sorumluluklarin
resmi birakmadin ya / son çektigin hangisi
bak mektuplar birikmiş yine masamda
fakülteler açilacak bak bugün yarin
zeynep beni bekle mutlaka gelecegim
başladigimiz filmi birlikte bitirecegiz
Kimm Ne Derse Desin İçimde Delice Bir His
Attila İlhan
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
Necip Fazıl
Bütün ömrümce aradığımı bulduğumda
Oturup ağlayacağım
Bir deniz kıyısında
-Ataol Behramoğlu