Bilimsel Makaleler Neden Akademinin Dışına Çıkamıyor?
    • Popüler
    • Tarihe Göre
    Vidiom
    Bu başlığa vidio eklemek için telefonundaki dio uygulamasından giriş yap!
      turkdilbilim
      Arizona Üniversitesi ve Utah Üniversitesi’nden araştırmacılar Journal of Marketing’de, çoğu bilimsel araştırmanın neden halk tarafından yanlış yorumlandığını inceleyen ve bu tür araştırmaların nasıl soyut, teknik ve pasif düzyazıda kaybolduğunu öne süren yeni bir makale yayınladılar. Journal of Marketing’de çıkacak olan çalışma “Pazarlama Fikirleri: Okuyucuların Anladığı ve Alıntı Yaptığı Araştırma Makalelerinin Nasıl Yazılacağı” başlıklı ve Nooshin L. Warren, Matthew Farmer, Tiany Gu ve Caleb Warren tarafından yazıldı. Aşı geliştirmekten insanları daha az yemeleri için dürtmeye kadar, akademisyenler dünyayı değiştirebilecek araştırmalar yapıyorlar, ancak fikirlerinin çoğu ya halk tarafından yanlış yorumlanıyor ya da belirli bir çevrede hapsoluyor. Çoğu akademik araştırma neden bir etki yaratmakta başarısız oluyor? Bunun nedeni, bilimsel araştırmadaki pek çok fikrin soyut, teknik ve pasif düzyazı havuzunda kaybolmasıdır. Akademisyenler, “dökülen kahve” ve “tek yıldızlı ürün değerlendirmeleri” tanımlamak yerine “beklenti-onaylanmama” ve “satın alma sonrası davranış” ı tartışır. Araştırmacılar, “firmaların istediklerini yapmalarına izin veren politikalar, zengin ve fakir arasındaki uçurumu artırdı” yazmak yerine, “Serbest piyasa kapitalizminin rasyonalizasyonu eşitsizliğin şiddetlenmesiyle sonuçlandı” gibi cümleler yazıyorlar. “Markalar sosyal medyada kutuplaştırıcı mesajlar yayınladığında liberal ve muhafazakar tüketicilerin nasıl tepki verdiklerini inceledik” demek yerine, “İdeolojik yönelim ve kurumsal sosyopolitik aktivizmin sahip olunan medya katılımı üzerindeki etkileşimli etkileri incelendi” diye yazıyorlar. Akademisyenler neden net yazmıyor? Beklenmedik bir suçlu var: bilgi. İyi araştırma yapmak, yazarların çalışmaları hakkında çok şey bilmelerini gerektirir. Bilimsel bilgiyi anlamlı bir şekilde ilerleten araştırmalar yaratmak yıllar alır. Sonuç olarak, akademik makaleler konularına, yöntemlerine ve sonuçlarına yakından aşina olan yazarlar tarafından yazılır. Ancak yazarlar, potansiyel okuyucuların (örneğin, doktora öğrencileri, diğer alt disiplinlerdeki akademisyenler, pratisyen profesyoneller vb.) araştırmanın inceliklerine daha az aşina olduğunu, “bilginin laneti” olarak adlandırılan bir fenomeni genellikle unutur. Araştırma ekibi, doktora öğrencilerinden iki araştırma projesi hakkında yazmalarını isteyerek, “bilgi laneti”nin net olmayan yazılara yol açıp açmayacağını araştırıyor. .. devamı için orijinal Kaynak makale: Kaynak makale Nooshin L. Warren, Matthew Farmer, Tianyu Gu, Caleb Warren. EXPRESS: Marketing Ideas: How to Write Research Articles that Readers Understand and Cite. Journal of Marketing, 2021; 002224292110035 DOI: 10.1177/00222429211003560 türkçe özet için:
      https://turkdilbilim.wordpress.com/2021/05/06/bilimsel-makaleler-neden-akademinin-disina-cikamiyor/
      Makalenin Türkçe Özeti: Bilimsel makaleler neden akademinin dışına çıkamıyor
        cansevim
        Kesinlikle katılıyorum. Tahminimce bizim gibi genel eğitim seviyesi orta ayarda olan ve eğitim sistemi laçkalaşmış ülkelerde daha sık ortaya çıkıyordur makalede konu kısırlığı ya da soyutluk durumu. Bence konuyu yorumlarken bilimsel araştırmanın kaynağı kadar ortaya atılacak tezin ya da hipotezin kimlere sunulacağı ve kimler tarafından değerlendirileceği de önemli... ki konunun tıkandığı büyük 2 nokta da bunlar. Bilimsel çalışmayı değerlendirecek olan heyet/kurum/komisyon üyelerindeki teori bilgi fazlalığı diğer adıyla uygulama eksikliği o kadar büyük ki bir çalışmanın standart yaşamdaki reel etkilerini değerlendirmekten ya da çalışmayı değerlendirirken yaşama etkiyi bir parametre olarak değerlendirmekten çok uzak. Haliyle çalışmayı yürüten kişi de çalışmayı sunacağı kişilerden geçer not almayı daha öncelikli hale getiriyor. İşin en acı kısmı ise daha önce ortaya atılmamış bir tez üzerine çalışma yapmak kafayı kurşun sıkmak ile eşdeğer tutuluyor.. çünkü konuyu doğru değerlendirecek kişi yada kurum da yok literatür taraması yapabileceğin doğru (yerli)kaynaklar da. Diğer nokta ise bahsettiğim bu durumun eğitim sisteminin tamamına yayılmış olması maalesef. 1. sınıftan itibaren öğrencilere eğitim kisvesi adı altında dayatılan ezbercilik bırakın üniversiteyi bu örneklerle beraber doktora seviyesine kadar devam ediyor. İşin özeti: Hangi eğitim kurumunda hangi bölümde ya da kaçıncı sınıfta olduğunun önemi yok.. 1-iyi ezber yap, 2- akademik kariyer için çok sivrilme daha önce yazılmış bir konuyu evir çevir sun 3-iyi bir DAYI/AMCA bul
          patiklipengui
          Soyut ve karışık kavramlardan oluşmuş olarak görülüyor makaleler. Oysa mecaz söylemler ve söz sanatlarına daha rahat anlaşılabilsin diye yer verilmez bu metinlerde. Biraz da uzmanlık ve bilgi birikimi gerektiriyor. Genelde de insanlar 40-50 sayfalık bir bilgi yığınını, araştırma etikleri gereği sebep-sonuç ilişkilerini okumaktansa kısa ve öz bilgiye ulaşmayı yeğliyor. Ayrıca akademide de her türden makale okunmuyor. Bölümler arası kutuplaşma var denebilir. Örneğin bir dil bilimci kendine lazım olan farklı bir bölümün farklı konuda ki bilgisini makalelerden almıyor. O anlık ihtiyacı gidermek için kısa ve öz bilgiye ulaşmaya çalışıyor. Durum akademide bile böyleyken makalelerin akademi dışına çıkması çok olası durmuyor ne yazık ki.
          /
          0

          Tarihe Göre

          İçerik bulunamadı.