30
30 May 2020
Aysun Kayacı vs Dağdaki Çoban
Evet arkadaşlar malum konuyu herkes biliyor bende bugün bir arkadaşımla bu konuyu tartıştım. Herkesten ricam siyaset üstü günümüz konjonktüründen bağımsız bu konuda ne demek istersiniz tartışalım.
Arkadaşlar bende bu güne kadar haklı buluyordum yalnız kaymak tabakası dediğimiz zümrede vatan millet vs gibi kavramlara yabancı hiç azımsanmayacak kadar var. Ayrıca toplumun üst kesimine hitap eden ama işçiyi ve emekciyi ezen bir hükümet gelebilir daha acı bir örnek vermek gerekirse milli mücadele döneminde özellikle İstanbul'da zengin kesim İngiltere mandası fikrini savunuyordu. Yine de Aysun kayacı haklı mı diyorsunuz.
Bu tartışma aslında “demokrasi” iyi midir? Kötü müdür? Tartışmasının da ana argümanlarından biridir. İşin bi de ilk oy verme yaşı konusu var tabi. Günümüz siyasi konjonktüründe atıp tutan çok tabi. Ama temeli sağlam olmayan bilgilerle olmuyor bu iş. Evvela 18 yaşında siyasetin ne olduğunu sadece evdeki krizlerden öğrenen çocuklara seçme hakkı verilmesi aslında en niteliksiz oy türüdür. Diğer taraftan köydeki insanın hayatı algılaması (ki buna feraset denir) ile şehirlinin algılaması da farklıdır. Bu üstünlük değil seçkide farklı değerlendirmeleri yaratır.
Ancak genel olarak yetersiz eğitim alan ülkemde tabi ki seçmen niteliğinin de düşük olduğu bir gerçek. Ancak bu şehirli seçmen için de geçerli olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Bi de bırakın şu toplumu aşağılama huyunu. Yeni bir kesim oluştu. Her boku bildiğini zanneden ama bencilliğinden hatalarını göremeyen eğitimli gençlik. Bu bizi felakete götürecek kimse farkında değil.
Şimdi efendim izninizle birkaç kelam edeyim. Okuduğum ve ilgi duyduğum, kimi zaman derinliğinde kaybolduğum bir alan olarak en azından bir iki şey söyleme hakkını istirham ediyorum yüksek müsaadenizle. Öncelikle Shasheen in de belirttiği gibi soru bir demokrasi uygulamasının temel konusunu oluşturur,haliyle derindir ve dikkat gerektirir, öylece kesilip atılacak ciddiyetsiz bir konu değildir. Şimdi Aysun Kayacı Hanımefendilerin bunu söylerken neyi kastettiği ve arkaplanında neler kastettiğine önem verilmelidir. Kendisi de zaten bildiğim kadarıyla tarih eğitimi aldığı için bunu anlık bir gafletle söylememiş olsa gerek ki bu algı en temel metinlerde bile yer alır. Kur'an da bile bilenle bilmeyen bir olur mu, Hristiyanlık inancında işi ehline verin gibi noktalara değinilir. Keza şehir yapısından ele alırsak Almanya ve Fransa tarihinde komünler, yine Antik Yunan' da Solomon Reformları gibi detayların temelinde bu bilme ve uygulama noktasına dikkat çekilir. Öyle ki medeni kelimesi de Medine şehrinin insanına ithafen bu isimden türemiştir. İnsanlığın başarılı bir sosyal yaşam kurduğu dönemlerde uzmanlaşma, ii bölümü, yetkinlik gibi konulara dikkat edilmiştir. Mesela dinler üstü bir şehir olan İsfahan da özellikle İbni Sina nın ders verdiği dönemlerde farklı dinlerde insanlar sadece bilgi amacıyla birleşmiştir. Öyle ki bilgi ve yetkinlik, insanda, insanın seçimlerinde, söylem ve eleştirilerinde herkes için dikkat edilmesi gereken bir unsurdur. Öyle ki gerçekten bilenle bilmeyen bir tutulmamalıdır. Tutulması belki eşitliktir ama adalet olmayabilir denir çoğu kaynakta. Yine bu bizi nitelikli oy dediğimiz olaya götürür modern zamanlarda bunu da dile getiren ve geliştiren Dahl' dır. Örneğin seçimlerde niteliksiz işçinin oyu 1,niteliklş işçinin 2, eğitim mensubu 5 gibi derecelendirme şeklindedir. Şimdi tüm bu bilgilerin sonucunda söylenen söz doğru mu yanlış mı her zaman tartışılır. Elbette orada somut olarak dağdaki çoban, özünde bir insan tipini karakterize etmektedir. İçinde aşağılanma unsuru olduğunu düşünmek belki de düşünsel hamlıktır belki de doğrudur, tartışılır. Ancak her türlü her sistemde bir sorun vardır. Kontrolü kim sağlayacak? Sistemi koruyanlar kimlerden oluşacak ve kimler olacak? Sonuç itibariyle başa, Antik Roma' da sorulan bir soruya dönecek insanoğlu. Koruyuculardan kim koruyacak?
Ama bişey dicem ben olayı biraz araştırdım da ben de ilk başta kimsenin listeden ne farkı var diye haksız olarak görmüştüm . Sonra bi röportajda demiş ki
"Herkesin aynı oranda söz hakkına sahip olduğunu yüzlerce kez söyledim. O konuşmanın başında “Ben buna inanıyorum, demiyorum”, “Öylesine söylüyorum”, “Mesela” gibi cümleler var. Sözler saptırıldığı için bazı insanları istemeden kırdım, bazı insanlara da hâlâ üzerimden siyaset yapma olanağı vermiş oldum." Yanı onu ironi olarak ülkenin böyle olduğunu olacağını veya olacağını söylemeye çalışmış sanırım.
Gaziantepli çoban Osman Türkman, yaşadığı maddi manevi sebeplerden ötürü 2018 yılında Aysun Kayacı'dan özür dilediğini söyleyen bir yazı yayınlamış
Yazının bir kısmı şöyle:
"Tarım ve Hayvancılık ülkesi iken; tarım ve hayvancılık ile ilgili kararlar alınırken ve projeler yapılırken, asıl sorunu yaşayan köyde tarım ve hayvancılık yapmak için mücadele veren çiftçi ve çobana sorulmadan siyasiler, profesörler, uzmanlar tarafından yapılan uygulamalar yüzünden bu gün buğday, arpa, saman, et, canlı hayvan ve daha birçok tarımsal ve hayvansal ürün ithal ettiğimiz ve alınan yanlış kararlar yüzünden tarımsal ve hayvansal üretimin her geçen gün azaldığı ve ithalatın arttığını gördüğüm için; Aysun Kayacı'dan özür diliyorum.
2008 yılında 'Benim oyun ile dağdaki çobanın oyu bir mi' dediğinde Aysun Kayacı'ya, 'Neden bir olmasın çobanın da bir oyu var senin de bir oyun var', diyerek kızmıştım. Aradan 10 yıl geçtikten sonra, Gaziantep İlinde çıtanın çok yükseltilerek değil bir çobanın, 538 çobanın tercihinin birilerinin tercihi kadar dikkate alınmadığını, değer bulmadığını bizzat yaşayarak gördüğüm için, Aysun Kayacı'nın belki de ileri görüşlülüğü sayesinde, 10 yıl öncesinden bu günleri görüp söylediği için ve belki de o günlerde gösterilen tepkiler üzerine Türkiye'den çekip gitmek zorunda kaldığı ve geldiğimiz durum itibarıyla kendisini o günlerde anlayamadığım için; üzülerek de olsa Aysun Kayacı'dan özür diliyorum."
Bunu bi şekilde söylemesi biraz saçma olmuş sadece. Yani ileride onların dedikleri dikkate alınmayacak diyebilirdi. Böyle derse tabi yanlış anlaşılır bdjdjdje
Ne gündem olmuştu. Kadına demediklerini bırakmamışlardı. Ama haklı yanı da yok muydu şimdi ?