2
22 Kas 2022
7. Mektup ''Gözlerim Gözlerindeydi''(Sesli Dinle-Sesli Terapi)
https://www.youtube.com/watch?v=_13b5t_d7ro&t=5s
7.MEKTUP
Bugün bir yalnızlığa düştüm yine..
Başımı ellerimin arasına aldım, sessizce ağlamaya başladım.
Önümde yarıya gelmiş bir konyak şişesi ''Beni iç'' diye fısıldıyordu, ''Beni iç'' Sonra yalvarmaya başladı: ''Ne olur'' dedi ''Ne olur haydi iç beni.''
Bir bardak doldurdum, tepeme diktim.
Şişe rahatladı, sustu.
Hani ellerimiz birbirine değince nasıl oluyorduk?
İşte öyle oldum.
Hani bakışlarımız buluştuğu zaman, bir başka türlü atması vardı yüreklerimizin, onu hatırladım. Sonra bir tren hareket etti.
Sabahtı.
Karşı karşıyaydık.
Konuşuyorduk.
Ben sevmek diyordum durmadan.
Gözlerim gözlerine soruyordu.
''Seviyor musun?'' diye.
Hep evet diyordu gözlerin, ellerin, dudakların hep evet diyordu.
Oysa ki bir çok hayır diyen insanlar vardı çevremizde.
Örneğin: bir çocuk hayır, diyordu, bir kadın, bir adam, bir başkası hayır diyordu.
Hayır`lar arasında ezilmeye mahkumdu evet`lerimiz.
Tren ilerliyordu.
Gözlerin gözlerime soruyordu ne olacak diye.
Sigara üstüne sigara yakıyordum, kadeh kadeh içki içiyordum; fakat bilmiyordum ben de ne olacağını.
Bizi sürükleyen bir akıntıydı.
Durduramazdık onu, hükmedemezdik ona.
Bir anafora rastlayıp yok oluncaya kadar akıp gidecektik işte.
Peki anafor nerdeydi?
Uzak mıydı?
Belki çok yakındı kim bilir.
Biz onu göremeyecektik.
O gözlerimizi kör ettikten sonra saracaktı bizi buz gibi kollarıyla.
Tren ilerliyordu.
Pencereden deniz görünüyordu.
Denize akşam güneşi vurmuştu.
Renk renk kayıklar gördük kıyılarda.
Denize taş atan çocuklar gördük.
Uzakta bir balıkçı ağlarını topluyordu.
Ve tren ilerliyordu.
Kadere yaklaşıyorduk.
Bir alacakaranlık bastı zamanı.
Gözlerim gözlerindeydi.
Ellerini tuttum. titredin.
Acı acı bir düdük öttü.
Bir şeyler koptu içimizden.
Sonra tren durdu, indik, yollarımız ayrı ayrıydı.
Şimdi o gün verdiğin yalnızlığı yaşıyorum...
Ümit Yaşar Oğuzcan
Bir Gün Anlarsın
Uykuların kaçar geceleri,
Bir türlü sabah olmayı bilmez,
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden uğultudur başlar kulaklarında,
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık,
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın,
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine,
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu,
Şerefin, faziletin, iyiliğin güzelliğin.
Gün gelir de, sesini bir kerecik duymak için,
Vurursun başını soğuk, taş duvarlara,
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın.
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzeliğini
Boşuna geçip, giden yıllarına yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz
Ama yorgun
Ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın
Bir gün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden
Seni sevdiğimi bir gün anlarsın.
Ümit Yaşar Oğuzcan