69
13 Ara 2020
"Kadının Beyanı Esastır" İlkesinin Türkiye'de Bir Türlü Kabul Görmemesi
"Kadının beyanı esastır" ilkesini duymuşsunuzdur. Nedir bu ilke? Tacize, istismara, tecavüze uğramış bir kadının beyanı delil niteliği taşıyor ve delil yetersizliği durumu söz konusu olamıyor. Bu ilkenin "Cinsel taciz ve istismara uğramış kadının ve çocuğun beyanı esastır" şeklinde düzeltilmesi konuşuluyor ama bizim konumuz şimdilik bu değil. Benim üzerine düşündüğüm ve tartışmak istediğim konu Türkiye'de bir kadının tacizi ifşa etmesi ne yazık ki yeterli görülmüyor. Yıllar sonra cesaretini toplayıp yaşadıklarını kamuoyu ile paylaşma cesareti göstermiş bir kadına rahatlıkla "Neden tacizi yaşadığında değil de şimdi konuştun?" sorusunu yöneltebiliyoruz. Onun yaşadığı travmayı ve içerisinde bulunduğu psikolojiyi hiçe sayarak. Bugün gazeteci Melis Alphan'ın yaşadığı gibi. Yıllar önce bir bir medya kuruluşunda dedesinin arkadaşı tarafından yaşadığı tacizi anlatıyor Melis Hanım ve isim vermek istemiyor. Karşılaştığı tepkiyi tahmin edebilirsiniz. Neden isim vermedin? CHP'li olduğu için mi isim vermedin? İsim vermediği için bunun yalan beyan olduğunu iddia edenler de olmuş. Yine bugün Hasan Ali Toptaş'ın tacizine maruz kalan ve bunu ifşa eden Pelin Buzluk'un kitabında Toptaş'a ithaf cümlesi kurmasını eleştirdiğimiz gibi. Neden, nasıl diye sormadan kadının beyanını esas alamıyoruz bir türlü. Bugün Toptaş, "Kadının beyanı esastır diye bir düstur olamaz, bu düsturun yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Kadın söylüyorsa doğrudur demek aklı, mantığı askıya almak olmaz mı?" demiş ve özrünün yanlış anlaşıldığını ifade etmiş. Neden tacizin önünde ardında bir şeyler arıyoruz sürekli. Bu kadınlar yaşadıkları tacizi akabinde duyurmadıkları için haksız oluyorlar, karalama kampanyası yaptıkları varsayılıyor. Yaşanan travmayı ve dönemin psikolojisini bunu açıklamanın cesaret gerektirdiğini, yaşanılan korkuyu anlayamıyoruz.
Bu olayların dışında bu ilkenin çok ciddi bir boşluk yarattığını söylemek durumundayım. Bunu eşi, sevgiliyi, zaman zaman babayı tehdit etmek için kullanan kadınlar var. Bu gerçekliği de görmezden gelemeyiz.
Taciz kanayan bir yara ve her taciz iddiası ciddiye alınıp derinlemesine soruşturmalıdır ama kadın yalan söylemez, iftira atmaz diye bir kural mı var? Başkaca en ufak bir delil, emare yokken kadının beyanı esastır diye birisine ceza vermek hukuk katliamıdır, zalimliktir, ahmaklıktır.
Ya Allah aşkına böyle bir iftira olabilir mi? Bir kadın kendisine bunu yapabilir mi? Açıkladığında da kadın mağdur oluyor. Hayatı didik didik ediliyor. Yakın markaja alınıyor. Bir kadın birine iftira atmak için kendine bunu yapar mı? O yüzden kadın beyanı esas.
Bakin bundan dolayi bi arkadasimin basina geleni anlatiyorum; fena gitmeyen bi evliligi vardi 2 yillik evlilerdi, evde bir tartisma cikiyor hanimiyla, hanimi o an polisi ariyor esim beni darp etti diye sikayette bulunuyor, darp meselesi de şu eşi cama cikip "yeteeer biktim senden!" diye bagirinca kolundan tutup iceri cekmesi, polis geliyor sorgusuz sualsiz alip goturuyor, 2 ay evden uzaklastirma cezasi veriliyor adama. Şimdi boşanma davasi acti eşine, yurumuyor diye anlasmali bosanmak istiyor, hanimi ise buna yanasmayip tazminat istiyor.
Bizim ülkemizde suistimal edilmeyen ne var ki? Uzaklaştırma kararını ünlüler suistimal ediyor onların yüzünden gerçekten uzaklaştırma kararı olan kadınlara sıra gelmiyor. Kadının beyanı esastır ilkesini çıkarları için suistimal eden kadınlar yüzünden mağdur olan kadın beyanları dikkate alınmıyor. Durum bundan ibaret aslında.
Bir kız arkadaşım anlattı bana mesela, eskinin tutkulu feministlerinden. Basitçe bir kızın sevgilisi var, gençler ikisi de 17 yaşlarında anladığım kadarıyla ama kız çocuğu aldatıyor 24 yaşlarında birisiyle ve bu çocukla beraber olmak için sevgilisine iftira atıyor cinsel ilişkiye dair ve 17 yaşında çocuk yaşıtıyla olduğu için hapise giriyor. Kız ise 24 yaşında sevgilisiyle rahat rahat takılabiliyor ama şimdi şöyle de bir şey var : Kadınlar bu konuda neden iftira atsın ki ? Değil mi ? İğrençsiniz eğer bir insanın böyle bir şey yaşayabilme ihtimaline göz yumuyorsanız gerçekten mide bulandırıcısınız.
Ben bu yüzden mağdur olanlardanım. Eski eşimle olan bir tartışma neticesinde kolunu tuttum. Tabi o sinirle biraz sıkı tutmuşum ve yüzündeki acı ifadesi sonrasında bıraktm. Darp edildim diye şikayetçi oldu ve verilen uzaklaştırma kararı sonucu 1 ay babamlarda yaşama zorunda kaldım. Hadi benim babamlar aynı şehirdeydi ve sağdı.ya uzak bir şehirde olsalardı ya da hayatta olmasalardı ve benim maddi durumun otele pansiyona vs yetmiyecek derece olsaydı sokakta mı yaşıcaktım. Sonrasında eve döndüm ve boşanana kadar her durumda tekrar aynı durumu yaşamakla tehdit edildim. Saçma sapan,kadına pozitif ayrımcılık adına erkeğe zulm edilen ve ard niyetle kullanılmasına müsait bir uygulama.
Şikayet ettiğin durum bu durumu kendi çıkarları için veya bir olaydan haklı olarak sıyrılmak için gereksizce suistimal eden kadınlar yüzünden bu şekilde bir hal almış olabilir